Önce şunu kaydedelim: İslam’da doğum gününün
ehemmiyeti yoktur. Aslolan ölümdür. Çünkü o, Hakk’a
yürümektir.
Altı üstü bir imtihandan ibaret şu “yalan
dünya”ya gelmiş olmanın değil, bir anlamda “gerçek
doğum” ya da “uyanış” demek olan ölüme gidişin anlamı
büyüktür esas…
Hadis de var: “İnsanlar uykudadır,
ölünce uyanırlar.” Bir rüyaya dalmak demek olan
“doğum”un nesini kutlayacaksın?!
Hâl böyleyken bu memlekette bir
“etkileşimsel yenilik” olarak karşımıza çıkan “Kutlu
Doğum Haftası” üzerine dinbaz bir çekişme
doğrultusunda hanidir koparılan kıyamete bir bakın!..
***
Geçen hafta gündemdeydi: Diyanet İşleri
Başkanlığı, kendisiyle birlikte Türk Diyanet Vakfı’nın 1989’dan
itibaren düzenlemeye başladığı Kutlu Doğum Haftası’nın adını,
“Mevlid-i Nebi” (“Peygamber Doğumu”)
olarak değiştirdi.
“Ha Ali Veli, ha Veli Ali” gibisinden
bir değişim değil mi, evet öyle…
Başka ne yapmışlar? Her yıl miladi takvime göre
14-20 Nisan tarihleri arasında kutlanan haftanın, hicri takvime
göre ve Mevlit kandiliyle eşzamanlı mahiyette 12 Rebîülevvelde
başlamasını karara bağlamışlar.
Böylece söz konusu etkinlikte “FETÖ
girdisi”nin temizlenmiş olacağı düşünülüyor!
***
Gülen’le bağlantılı
isimlerin dönemin Diyanet’ine önerisiyle şekillendirildiği ileri
sürülen Kutlu Doğum “proje”sinin başlangıçta yine hicri
takvime göre her yıl başka bir tarihte kutlandığı ama 1994’te bunun
20-26 Nisan olarak sabitlendiği bilinmekte. Çünkü herkesçe doğru
sayılmayan kimi kaynaklara göre Peygamber’in doğum günü miladi
takvimde 20 Nisan’a denktir.
Fakat gelin görün ki bu haftalık kutlama
tarihinin son günü de Gülen’in doğum gününe denk geliyor
muymuş?!
Bu sebeple duyulan rahatsızlıklara bağlı olarak
Kutlu Doğum 2008’de bir hafta öne çekilerek 14-20 Nisan arasında
eda edilir olsa da 15 Temmuz sonrası süreçte daha öteye gitmek ve
etkinliğin mazisini FETÖ’den iyice arındırmak gerekti.
İşte şimdi yapılan bu: “Kutlu
Doğum” adını “Mevlid-i Nebi” yaptık ve haftayı
Ramazan ve Kurban bayramları gibi hicri takvim düzenine oturttuk,
oldubitti!..
***