Numan Kurtulmuş’un “Bağımsızlık, gâvura gâvur diyebilmektir”
sözünün Tanzimat’la, dolayısıyla “Osmanlı modernleşmesi” ile
gizli-saklı hesaplaşmayı da akla getiren çağrışımlarına
değindiğimiz yazının dumanı hâlâ tüterken Osmanlı torunu Kenize
Murad’ın “basın özgürlüğü”yle ilgili sözleri gündeme güm diye
düştü.
Padişah 5. Murad’ın torunu Kenize Murad, Fransa’da başkanlığını
yürüttüğü “France Turquie” Komitesi’nin edebiyatımızın bir
pırlantası Oya Baydar’a ödül verdiği törende Cumhuriyet’e yönelik
operasyonu da değerlendiren şu sözleri sarf etmiş:
“Gazetecinin ülkesinde neler olup bittiğini özgürce yazması
gerekir. Demokratik ülkelerde yargı bağımsızlığı, gazeteci
özgürlüğü, politika özgürlüğü her zaman olmak zorunda. Türkiye’de
hapisteki gazeteci arkadaşlarımız için çok üzgünüm. Umarım Türkiye
tekrar önceki yıllar gibi demokrasi yoluna dönerek ilerler.”
***
Aman Allah, ecdat yadigârının sözlerine bakar mısınız!
Bu kadarını “Muhteşem Yüzyıl” dizisinde ecdadımızı yanlış
tanıtanlar dahi yapmamıştır!..
***
Peki, bu sözlerin bir padişah torununun ağzından çıkacağını
acaba rüyada görseler inanır mıydı neo-Osmanlıcı hülyalarla yatıp
kalkan dinbaz iktidar sahipleri?..
Hayır, çünkü dindarlıkları sahte (o yüzden onlara “dinbaz” diyoruz)
olduğu kadar, Osmanlıcılıkları da seraptır.
Kendi kendilerine “hayallendikleri” gibi bir Osmanlı yok.
“Yeni Türkiye”lerine ihtiyaç duydukları tarih inşası için “tarih-
dışı” bir Osmanlı tasarımı peşindeler.
Hatta tarihten ve Osmanlı’dan bir “bugün” çıkarma çabasında da
olmayıp kendi bugünlerinden hareketle bir tarih ve Osmanlı icat
etme derdindeler.
***
Osmanlı’nın torununa gazete Cumhuriyet için yukarıdaki sözleri söyletense, Türkiye Cumhuriyeti’ni önceleyen Tanzimat ve Meşrutiyet’ler Osmanlı’sının acı acı tecrübe ettiği yüzyıllık modernleşmenin birikimi...