Sosyal medya fenomeni diye kamuoyunda öne
çıkmış Hakan Hepcan,
Galatasaray’ın siyahi
futbolcusu Bafétimbi Gomis’e
sarf ettiği sözlerden dolayı ırkçılıkla suçlandı. Fenerbahçeli
Hepcan, Twitter’da şu mesajı
paylaşmış:
“Bizim takım oturana kadar lig biter hacı.
Galatasaray’da bi tane maymun var, topa düşmanı gibi vurup yere
falan atıyo kendini, işimiz çok
zor.”
Bu tweet üzerine Hepcan’a yönelik tepkilere
baktığımızda ise adeta bir cinayet ya da tecavüz suçlusu
için “Onu bize
verin” diye karakolun önüne toplanmış
ahalinin durumuna benzer bir tablo
gördük!..
Bu “linççi” kitlesel tepkiye en gözde
tercüman da Beyaz TV’deki “Derin Futbol” programında eski
hakem Ahmet
Çakar oldu.
Hepcan’ın 15 Temmuz darbe gecesine tarihlenen
bir başka tweet’inin de bu süreçte ifşa olmasının itici gücüyle
Çakar, ekranda ağzına geleni söyledi:
“Sen, vatan hainlerini öven ırkçı bir
şerefsizsin. Maçan yiyorsa beni mahkemeye verirsin. Mahkemeye
vermezsen de şerefsiz oğlu
şerefsizsin.”
Çakar’ın Hepcan’a yönelik bu
“aileboyu” hakaretlerinden öte homofobik imaları da
vardı:
“Mesela ben sana desem ki çok yumuşak bi
oğlana benziyosun. (...) Senin gibi ince sesli, parlak bi çocuğa
yumuşak dediğim zaman -ki öyle demiyorum- bu hakaret olur. Senin
yaptığınsa hakaretten öte
ırkçılık.”
Kanaatim o ki bu tartışma “ırkçılık”ta
düğümlendiği için ortaya çıkan feci tabloda mevcut diğer iki önemli
sorun göz ardı edilmekte. Bunlardan biri “maşizm”, diğeri
“türcülük”.
Maşizm, yani maçoluğun değer atfedilerek
benimsenmiş ideolojik çerçevesi, kendini Ahmet Çakar’ın Hakan
Hepcan’a yönelik o “yumuşacık” imalarında dışa
vurmakta.