STAR, “Hanım Köylü” ile yaz sezonunu erken açtı. İyi
de yaptı. Dizi, bunun karşılığını fazlasıyla vererek reyting
listesinde tüm gruplarda 3’üncü sıraya oturmuş görünüyor.
Neden mi? Çünkü seyir ölçüm sistemimizin dayandığı denek profiline
uygunluğu“tecrübeyle sabit” bir ürünle karşı karşıyayız.
Coğrafyamızın ergenliklerine de, erkekliklerine
de, İbrahim Tatlıses filmlerinin
eril cinsellik göstergelerine fazlasıyla meftun dişiliklerine de
hitap edebilecek, onların hepsinin içini kamaştırabilecek çap ve
kapasitede bir film bu…
İki yıl önce yine STAR’da yaz sezonunda yayına girdikten sonra
başarılı performansıyla ana sezona açılıp uzun süre seyrin
zirvesinde kalmış, nihayetinde doygunluk yaratarak final
yapmış “Güzel Köylü”den
neredeyse “spin-off” (türedi-koptu) izlenimi
veren “Hanım Köylü” de seksüel fantezilerimizi
alabildiğine ama tabii usturupluca okşayan bir çalışma. Zaten aynı
yapım şirketince ve proje tasarımından senaryosuna, yönetmenine
kadar “Güzel Köylü”de karşımıza çıkan ekiple kotarılmış
bir dizi bu.
Ve yine kendisini önceleyende olduğu gibi, şehirlinin “köylü
kız” (“Halime’yi samanlıkta bastılar” misali!),
köylünün…, demeyelim de köy-kökenli veya taşralı
veya “Doğulu”nun şehirli, Batılı, hatta “gâvur” kız
(“Helga sevişiyor” misali!) hayallemesine seslenen bir kurgu
ile karşı karşıyayız.
Sadece rollerde bir “cinsiyet takası” olmuş. Önceki
dizide esas oğlanımız köylü, esas kızımız şehirli iken, burada
tersi söz konusu ve belli ki şehirli oğlumuz, âşık olduğu güzelin
peşinde “hanım köylü” olacak.