Ankara’da 28 vatandaşın hayatını kaybettiği bombalı saldırının
ardından ortalıkta“birlik-beraberlik” çağrısı yapan, herkesi
kutuplaşmaları bir kenara bırakıp ülkece tek yürek olmaya çağıran
iktidar ağızlarına bakıyorum, mideme kramplar giriyor.
Sonra bir de düne kadar işini bilircesine hım hım bir muhaliflik
sergilerken 1 Kasım sonrası ortaya çıkan “korku
iktidarı” karşısında kendini hepten koyvermiş bazı medya
ağızlarına bakıyorum. Onlar da dehşet verici saldırı sonrası
toplumsal bir beka dayanışması göremedikleri yerde “Yahu bu
kadar mı kutuplaştık” diye safa yatan sorular sormuyor mu,
midem iyice altüst oluyor.
***
Evet, bu kadar kutuplaştık, ya ne zannetmiştiniz?!
Ben o birlik-beraberlik çağrısı yapan, teröre karşı herkesi yek
vücut olmaya davet eden resmi ağızların suratına baktığımda
kutuplaşmanın feriştahını görüyorum.
Yıllardır o dindar bu seküler-dinsiz-ateist, şu Türk bu Kürt,
öteki “Affedersin Ermeni”, beriki Alevi, hem de “Ali’siz
Alevi”, oradaki kızlı-erkekli âlem yapıyor, buradaki yılbaşı
kutluyor, şunlar “aydın müsveddesi”, bunlar alçak-şerefsiz
akademisyen diye lime lime edilmiş halimizin yansısını buluyorum
onların yüz çizgilerinde...
Ve diyorum ki ağzınızdaki o “kutuplaşmaları bir kenara
bırakalım” sözüyle aynaya baksanız diliniz tutulur!..