Bir iftar yemeğinde
kendisini “Meral
Kılıçdaroğlu” şeklinde “tesmiye ettiği”ni
duyduğu Meclis Başkanı İsmail
Kahraman’a yönelik Meral
Akşener’in oturaklı sözlerini iki gündür
konuşmaktayız.
Akşener bunu hep yapmıştır. Referandum
öncesinde “Hayır” kampanyası
yürütürken Bahçeli yanlıları
Bolu’da ona topuklu ayakkabı ve etek fırlattıklarında da
bu “cinsiyetçi” saldırganlığın
altında kalmamıştı. Hatırlayalım ne
dediğini:
“Annesi, ablası, kız
kardeşinin eteğini o çocukların
eline verenler, size hiçbir şey
söylemiyorum. Size bu talimatı
verenlere yazıklar olsun!
Evet, ben eteklik giyiyorum. Ben
kadınım, kadın!
Utanın!..”
***
Dün Meclis Başkanlığı tarafından yapılan bir
yazılı açıklamayla “masum bir
teşbih” olarak tasnif ve tashih edilen
bu “Meral
Kılıçdaroğlu” ifadesine de Akşener hiç
acımayıp aynı yetkinlik ve ağırlıkta cevabı
oturtmuş.
Referandum
sürecinde Kılıçdaroğlu gibi
canla başla “Hayır”a çalışmasına,
sonrasında da AKP müttefiği Bahçeli karşısında yeni bir parti kurma
çabasına binaen olsa gerek, kaba-saba bir ataerkilliğin ağzından
sözüm ona espri mahiyetinde çıkmış bu “masum
teşbih”e şöyle karşılık vermekte
o:
“İslami bilgilere vakıf
olmak, aileden dinî terbiye almış
olmak, hukuk öğrenimi, en
yüksek makamlarda görev
yapmak ve geride bıraktığınız
yetmiş yedi yıllık ömür
görülüyor ki size hiçbir şey
kazandırmamış. Mübarek ramazan
ayındaiftar sofrasında bile
böyle bir yakıştırma
yapabildiğinize göre İslam sizin
üzerinizde sadece bir gömlek. Oruçlu
geçirilen uzun bir günün
ardından evli barklı, babaanne olan
bir kadına yapılan nasıl bir
yakıştırmadır bu? Siz,
kutsallarınızı ne zaman, nerede ve ne
karşılığında bıraktınız?”