“Beton makinesinin sesi bu
ülkede hiç eksik olmasın!
Bu beton makinesi böyle pat
pat vurdukça Türkiye kalkınıyor... O
beton pompa, vurmaya başlayacak, Türkiye
birilerine rağmen kalkınacak. Bu
beton pompaları hiç durmasın! Rabbim bu
ülkeyi hep böyle kalkındırsın. Silah
seslerinin yerine, terörün yerine
insanların birbirine acımasızlığı yerine
beton santrallarından beton çıksın ve o
beton pompaları insanlara güzel güzel
evler, yollar, otobanlar, havaalanları
yapsın. Rabbim bunu hep nasip
etsin!..”
İki yıl önce dönemin Çevre ve Şehircilik
Bakanı İdris
Güllüce Cevizli Bahçe kentsel dönüşüm
konutlarının temel atma töreni vesilesiyle sarf etti bu
sözleri.
AKP iktidarının dinbazlıkla sarmalanmış ekonomi-politik pratiğinin
herkesin anlayacağı dilden bir güzellemesi olan bu sözlerden iki
yıl sonra, önceki gün...
Beton pompalarının hiç
durmayıp “pat pat” vurması
arzusuyla hepimiz
için “inşaat cehennemi”ne
dönmüş İstanbul’da bir beton mikseri...
Adeta “kalkınma hızımız”la doğru
orantılı
şekilde “uçup” yoldan
çıktı ve içinde 5 kişi bulunan bir otomobilin
üzerine “pat
pat” vurdu!..
Bir ölü, dört yaralı bırakarak...
***
Göztepe Sanayi Köprüsü’nde meydana gelen
kaza, diğer benzerleri gibi “vaka-yı
âdiye”den muamelesi görmüş. Bizim
gazete, “İstanbul’da
inşaatlardakullanılan araçların yol açtığı kazalara
bir yenisi
eklendi” diye geçmiş
haberi.
Onun hemen yanında da
yine “sıradan” ve daha
da küçük puntolu bir başka haber: “Hafriyat
kamyonu bisikletli iki çocuğu
ezdi”.
O da yine İstanbul, Esenyurt’tan...
Kamyonlar, “kentsel
dönüşüm” denilen her kapıyı açan anahtar
sayesinde artık daracık mahalle yollarında bile boy gösteriyor ya,
işte bunlardan biri, ara sokaktan bisikletle çıkan iki çocuğa
vurmuş.
“Pat pat” vurmuş!
Beton mikseri nasıl “pat
pat” vuruyorsa öyle. Aynı minval
üzere!..
Sakın “Hafriyat kamyonu yine
terör estirmiş” tepkisi
vermeyin!
Çünkü ne diyordu eski bakan Güllüce iki yıl
önce:
“Terörün yerine, beton çıksın,
Rabbim bunu hep nasip
etsin!..”
***
İslam tarihine bakıldığında bu dinin doğuş
yeri olan Arap yarımadasından tüm dünyaya yayılırken farklı yer ve
zamanların doğal, kültürel, siyasal, ekonomik koşullarına bağlı
olarak yeni biçimlenmeler kazandığı gerçeğiyle
karşılaşılır.
Aslında olan, başka diyarların yaşam biçimine dayalı söylem, eylem,
değer, beğeni, tercih ve
yönelimlerinin “İslamizasyon”udur.
Ben yukarıda kaydettiğim İdris Güllüce sözlerinde de böylesi
bir “mekanizma”nın işlerlikte olduğunu
ileri sürmek istiyorum!
Şu âhir zamanda bu memleket sathında kaba-saba
bir “inşaat kapitalizmi”nin
İslamizasyonundan ibaret durum!..