Referandumdan yüzde 51.41 oranında 'Evet' çıktı: Türkiye,
parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçti.
Hayırlı olsun…
Siyasi tarihimizin en kritik dönemeçlerinden birisini geride
bıraktık. Türkiye'deki demokratik süreç, “Batılı devletlerin her
türlü tasallutuna rağmen” başarıyla ve kararlılıkla ilerliyor.
Milli iradenin 16 Nisan'daki tercihi, Bağımsız
Müslüman Türkiye'ye yeni ufuklar açmıştır.
İçeride ve dışarıda herkes sandıktan çıkan sonucu, “milli iradenin
tecellisini” saygıyla karşılamalıdır. Demokratik olgunluk
göstermelidir.
Referandumun neticesi, çok önemli bir başarıdır.
Az bir farkla Evet çıkmasından dolayı, hiç kimse bu sonucu
küçümsemeye, küçültmeye kalkışmamalıdır.
16 Nisan'da Evet diyenler, Hayır oyu verenlerden 1 milyon 380
bin daha fazladır.
Şayet, referandumdan 51.41'lik Hayır sonucu çıksaydı…
O vakit bu netice Hayır Cephesi'nin parlak bir zaferi olarak dile
getirilecek, devasa bir kutlama yapılacaktı!
Söylemediklerini bırakmayacaklardı. En azından “Evet'çileri denize
döktük” diyeceklerdi!
*
6 Eylül 1987'de siyasi yasakların kaldırılmasının oylandığı
referandumda, sonuç sadece 75 bin oy farkla elde
edilmişti!
O dönemdeki “Evet” oyları yüzde 50.16 ile “yasakların
kaldırılmasını” sağlamıştı!
Referandumlarda kural bellidir:
Meşruiyeti ifade eden “Yüzde 50 artı bir oy fazlası” kazanmak için
yeterli olduğuna göre; CHP genel başkanının seslendirdiği gibi
“Türkiye'nin en az yarısının Hayır dediği bir anayasa
değişikliğinin toplumsal uzlaşma belgesi olmayacağı” yollu
(hazımsızlığı açığa vuran) bir değerlendirmenin hiçbir hükmü ve
kıymeti yoktur.
Sekizinci sandık yarışını kaybeden Kılıçdaroğlu'nun YSK'yı hedef
alarak Evet'in galibiyetine gölge düşürmeye yeltenmesi de işte bu
hazımsızlığın eseridir.