Taha Kılınç Yeni Şafak Gazetesi

Âkif’in ufku

Kosova’ya ne zaman yolum düşse, programımı mümkün olduğunca zorlarım ve İpek şehrine mutlaka uzanmaya çalışırım. İpek, –bugünkü adıyla Pec–, Üsküp-Prizren-İşkodra...

03 Ocak 2024 | 0 okunma

Kosova’ya ne zaman yolum düşse, programımı mümkün olduğunca zorlarım ve İpek şehrine mutlaka uzanmaya çalışırım. İpek, –bugünkü adıyla Pec–, Üsküp-Prizren-İşkodra üçgeninin kuzeybatı kenarına yerleşmiş klâsik bir Osmanlı beldesidir. Kuzey Arnavutluk Alpleri’nin eteklerinde, Bistriça nehrinin bereketiyle dolan İpek, çarşıları ve camileriyle, adeta yüzyılların ötesinden günümüze ışınlanmış gibidir. Balkanlarda belki bu tasviri karşılayan onlarca şehir bulunabilir. Ancak İpek’i benim için derinleştiren şey, Mehmed Âkif’in babası Tâhir Efendi’nin doğum yeri olmasıdır. Temizliğe aşırı itinası sebebiyle “Temiz” unvanını alan Tâhir Efendi, gençlik yıllarında ilim talebi için Dersaâdet’e gitmiş, hayatını da imparatorluk başkentinde tamamlamıştı.

İstanbul’da, Buhara’dan Tokat’a, oradan da Âsitâne’ye yerleşen Özbek asıllı bir ailenin kızı Emine Şerife Hanım’la evlenen Temiz Tâhir Efendi’nin bu izdivacından 1873’te Âkif dünyaya gelecekti. İpek’e her gidişimde, Âkif’in baba tarafından tevarüs ettiği prensipleri, yalçın dağlar misali çelik mizacını ve Balkanlarla İstanbul’un birbirinden hiç kopmayan irtibatını daha iyi keşfederim. Kosova’yla Buhara’nın İstanbul kabında yoğrulmasından...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Nekbe’nin yeni nesilleri 18 Mayıs 2024 | 106 Okunma Normalleşme 15 Mayıs 2024 | 93 Okunma Kraliçe’nin sözleri 11 Mayıs 2024 | 281 Okunma İsâm Attâr’ın ardından… 08 Mayıs 2024 | 168 Okunma Vicdan terazisi 04 Mayıs 2024 | 112 Okunma