Kültürümüzün büyük isimlerinden Şemseddin Sami, 1901 tarihli Kamus-ı Türki adlı lügatinde “tefessüh” kelimesinin karşılığını “çürüyüb dökülme” diye vermişti. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde şöyle:
“Çürüme bozulma, kokuşma,
Kişi, toplum vb. özelliğini, niteliğini yitirerek bozulma, kokuşma.”
Bütün bu anlamların hepsini yaşamakta olduğumuz için, yazımın başlığında kısaca “tefessüh” dedim.
Zamanımızın kavramlarıyla “yolsuzluk, kayırma, nepotizm, rüşvet, haksız kazanç, nüfuz suistimali, ihaleye fesat, torpil, montaj, sahte diploma, sahte akademik unvan…” diye uzun bir yazı başlığı olmazdı.
“Tefessüh”ün diğer bir yüzü de “bizden” olduğunda ya da “işimize geldiğinde” üstünü örtmek, korumak… “Onlardan” olduğunda aslanlar gibi dört bir koldan saldırmak hatta suç montajı yapmaktır…