Taha Akyol Hürriyet Gazetesi

Sormak lazım

NOBEL ödülü kazanan bilim adamımız Sayın Aziz Sancar İslam dünyasının 500 yıldır bilime doğru dürüst katkıda bulunmadığına dikkat çekiyor. Arkadaşımız Nuran...

27 Mayıs 2016 | 3.020 okunma


NOBEL ödülü kazanan bilim adamımız Sayın Aziz Sancar İslam dünyasının 500 yıldır bilime doğru dürüst katkıda bulunmadığına dikkat çekiyor. Arkadaşımız Nuran Çakmakçı'ya yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Bu gerçeği söylememiz ve sebebini araştırıp bulmamız lazım. Niye 500 yıldır bilim adamı yetişmiyor? Sormamız lazım.”
Prof. Aziz Sancar’ın çağımızdaki en büyük bilim adamlarından biri olduğu aldığı ödülden de belli. Ne yapmak gerektiği sorulduğunda da şu cevabı veriyor: “Çocuklarımızı bilim yapmaya teşvik etmekten başka ben bir şey tavsiye edemem.”

Evet, sormamız lazım: Çocuklarımızı bilim yapmaya teşvik ediyor muyuz? İslam dünyasında böyle bir toplumsal motivasyon var mı?!

MESELA SEYYİD KUTUB

Günümüzde İslam dünyasında dini hareketlerin güçlendiği bellidir. Bu bir “uyanış” mı, yoksa siyasi bir öfke kabarması mı? Bunun çok önemli bir soru olduğunu düşünüyorum.

İslam dünyasındaki hareketlenmede “Siyasal İslam” denilen akımlar başı çekiyor. İslam siyasi bir ideoloji gibi algılanıyor, siyasi mücadele teşvik ediliyor.
Bu siyasi akımlar büyük güç elde etseler bile “Uzakdoğu mucizesi” çapında bir başarı ortaya koyamadılar. Bilime yol açacak meraklar yerine siyasallaşmayı teşvik ettiler.

“Siyasal İslam” akımının öncülerinden Mısırlı merhum Seyyid Kutub, ‘İslamcı devrim’ rehberi gibi yazdığı “Yoldaki İşaretler” adlı kitabında, 8. yüzyılda klasik Yunan felsefe ve bilim eserlerinin Arapçaya çevrilmesini Müslümanların bozulmasının başlangıcı olarak niteliyor!

Bilime, felsefeye, farklı düşünce ve kültürlere kapalı ve militan bir zihniyet...

GERİ KALMANIN FOTOĞRAFI

Halbuki 14. asırda yaşamış olan büyük sosyolog İbni Haldun antik Yunan eserlerini bile az bularak şöyle yakınıyordu:

“(Antik) Keldanilerin, Süryanilerin, Kıptilerin, Babil halkının ilmi nerede? Bize sadece Yunanlıların ilmi kaldı!” (Mukaddime, Uludağ tercümesi, cilt 1, s. 260)
20. yüzyıldaki Seyyid Kutub’un kapalı düşüncesiyle, 14. yüzyıldaki İbni Haldun’un açık düşüncesi arasındaki bu muazzam fark “500 yıldır” nasıl bir geri kalma halinde olduğumuzun fotoğrafıdır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Maarif’ tartışması 28 Nisan 2024 | 63 Okunma Faiz ve güven sorunu 26 Nisan 2024 | 807 Okunma Şimşek’i savunuyorum 24 Nisan 2024 | 1.211 Okunma Anayasa tarihimizde Zühtü Arslan 21 Nisan 2024 | 1.047 Okunma Turgut Özal’ı anmak 19 Nisan 2024 | 887 Okunma