TÜRKİYE normal bir sistem yani yönetim tarzını değiştirmenin
ötesinde anlamlar taşıyan bir referanduma gidiyor.
Referandumun sonuçları evet de olsa, hayır da olsa ekonomi ve dış
politika bundan etkilenecek.
Evet olursa daha fazla etkilenecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri bunun işaretidir:
“Bizim artık bunların kriterlerine ihtiyacımız yok. Bizim Ankara
kriterlerimiz var. Bizim demokrasimiz bize yeter. Biz demokrasiyi,
insan haklarını onlar istediği için değil, kendi vatandaşlarımız
bunlara layık olduğu için benimseyip hayata geçiriyoruz. Biz
yıkılmayıp ayakta kaldıkça onların nefesi tükeniyor. Hasta adam
artık Avrupa Birliği’dir.”
Kitlelerde büyük coşku yaratan bu sözler, Türkiye’nin en az elli
yıldır takip ettiği politikada köklü bir değişimin ifadesidir.
ZEYBEKÇİ NE DİYOR?
Fakat ekonomiden sorumlu bakanlar farklı bir dil konuşuyor.
Türkiye-Avrupa ilişkileri konusunda Nihat Zeybekçi şöyle diyor:
“Dostluğumuzu geliştireceğiz. İlişkilerimizi derinleştireceğiz,
gelecek tarihe doğru da adımlarımızı bugünden planlayacağız. Bu
anlamda Türkiye’nin hedefi bellidir. Türkiye’nin yolculuğu,
Avrupalı dostları ile birlikte medeniyet yolculuğudur” (20
Mart)
Zeybekçi Türkiye ile Avrupa ilişkilerinin bozulmasının “terör
örgütlerini sevindireceğini”, buna imkân vermeyeceklerini de
vurguluyor.
Ekonomist Zeybekçi’nin terör örgütleri hakkındaki sözleri fevkalade önemlidir. Zira Türkiye’nin Batı’yla ilişkileri bozuldukça hele de “demokrasi kriterleri” konusunda gerilimler arttıkça, terör örgütleri “özgürlük savaşı” söylemiyle Batı’da zemin kazanmaya çalışacaklardır.