MUHAFAZAKÂR iktisatçı İbrahim Kahveci’den bir alıntı
yapacağım:
“Dün güzel bir gündü. Merkez Bankası’nın müdahalesi değil, asıl
bağımsız olduğunun söylenmesi bile piyasayı rahatlattı...”
Kahveci, dünkü Karar’daki yazısında “kurumsal bağımsızlık”
kavramının önemini vurguluyordu.
TÜSİAD kongresinde sürekli “hukuk, özgürlük, liyakat, çoğulculuk,
adalet” gibi kavramlara vurgu yapılmasından da övgüyle
bahsediyordu.
Gerçekten bir ülkede hukuka güven sarsılırsa, güç kolayca hukuku
eğip bükebilirse o ülkede ekonomi sıkıntıya girer.
Teröre cüret veren bir güvensizlik ve gerilim zemini de oluşur.
MERKEZ BANKASI
Merkez Bankası (MB) örneğiyle “kamu kurumları”nın önemini anlatmak
istiyorum.
Bir zamanlar Merkez Bankası’nın “vatan hainliği” derecesinde siyasi
suçlamalara maruz kaldığını biliyoruz.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da iktidar medyasının hedefi
olmuştu:
Neye güveneceğiz
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın başkanı “faiz lobisinin kaos
planı” içinde gösteriliyordu!
Kamu görevlisine nasıl bir baskıdır bu!
Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in Merkez Bankası’nı savunan mütevazı
açıklamaları çok etkili olmamıştı.
HALKA HESAP VERMEK
Öyle suçlamalar yapılırken dolar 2.68 liraydı. Bu hafta 3.90’ı
gördü.
Bu defa Cumhurbaşkanı Erdoğan Merkez Bankası’nın “imkân ve
kabiliyetini” vurguladı.
Mehmet Şimşek ve Nihat Zeybekci “Merkez Bankası’nın eli kolu bağlı
değildir” diyerek bankanın bağımsızlığını vurguladı.
MB’nin güçlü ve güvenilir olması lazımdı.