Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkındaki kararını dün açıkladı.
Tutuklanmalarının hem ‘özgürlük ve güvenlik hakkı’nın ihlali,
hem ‘ifade özgürlüğü’nün ihlali olduğuna karar verdi. Tabii ki
sevindim.
Demek ki yazıp çizdikleri darbeye teşvik falan değilmiş.
Ta başından beri tutuklu profesyonel gazetecilerin yüklenen
suçlardan ‘en geç AİHM’de aklanacaklarını’ yazıyorum.
Öyleyse neye fevkalade üzüldüm?
ANAYASA’DA YAZIYORDU
Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında Anayasa Mahkemesi 11 Ocak’ta
aynı ‘ihlal’ kararını vermişti. Hemen tahliye edilmeleri gerekirdi.
Fakat önce hükümet sözcüsü, ardından ilgili Ağır Ceza Mahkemeleri
“AYM yetki gaspı yaptı” diyerek karara uymadılar, tutukluğu devam
ettirdiler.
Dahası, tutuklanmaları için bile sebep olmadığı halde 16 Şubat’ta
‘üç defa ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası verdiler.
Dün açıklanan AİHM kararında, Ağır Ceza Mahkemelerinin Anayasa
Mahkemesi’nin kararına uymaması da eleştiriliyor, “Anayasa
Mahkemesi kararları bağlayıcıdır, uymamak hak ihlalidir”
deniliyor.
İyi de bizim Anayasamızda bu açıkça yazılıdır zaten:
“Madde 153: Anayasa Mahkemesi kararları... yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri
bağlar.”
Fevkalade üzülmez misiniz, anayasanız otuz beş yıldır “Anayasa
Mahkemesi kararları, yargı dâhil herkesi bağlar” diye yazsın, ama
bunu bizim yargımıza Strazburg’taki AİHM hatırlatsın!