CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun HSK konusundaki sözlerini parti gözlüklerimizi çıkararak okumalıyız.
Eğer hukuk siyasetten üstün olmalıysa siyasi görüşlerimizi bir
tarafa bırakıp hukuk hassasiyetiyle bakmalıyız.
Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı şu: Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel
Müdürlüğü ‘Terör Soruşturmaları Bilgi Kitapçığı’ adıyla bir metin
bastırmış, hâkim ve savcılara dağıtmış. Kitapçıkta tutuklu
yargılanan hâkimler ve savcılar konusunda mahkemelerin nasıl
davranacağına ilişkin şu talimat yer alıyor:
“Tahliye konusunda Hâkimler Savcılar Kurulu’yla mutlaka istişarede
bulunulduktan sonra irade oluşturulacaktır.”
Yani mahkemeler, HSK’nın onayını almadan bu davalarda tahliye
kararı vermeyeceklerdir!
YETKİSİ VAR MI?
Siyasi bir kişilik olan Adalet Bakanı HSK’nın başkanıdır. Siyasi
atamayla görev yapan müsteşar, HSK’nın tabii üyesidir. Ayrıca HSK
üyelerinin tamamı yeni sistemde siyasi organlar tarafından
atanmaktadır.
Bu yapısı itibariyle HSK’nın siyaseten tarafsız kabul
edilemeyeceğini Venedik Komisyonu adlı hukuk kurumu da 13 Mart 2017
günlü raporuyla tespit etmişti.
İktidar siyasi söylemlerle bu raporu eleştirebilir ama ben sırf
hukuk tekniği açısından Sayın Bakan’a ve Sayın Müsteşar’a sormak
istiyorum:
HSK bir yargı organı mıdır? Mahkemelerin kararları denetleme
yetkisi var mıdır? Mahkemelerin HSK gibi ‘idari’ bir heyete
danışmasını hukuken nasıl izah edersiniz?!
Yüksek yargı organı olan Yargıtay’ın bile böyle bir yetkisi
yoktur!
YÜRÜTME SUÇ TANIMI YAPAMAZ
Başka bir sorun, kitapçıkta, hâkimlerin ‘17-25 Aralık 2013’
tarihini suç tanımında milat gibi kabul etmeleri isteniyor
olması.
Politikacılar bunu hep söylüyordu, ‘Kitapçık’la resmiyet k...