BAŞBAKAN Binali Yıldırım’ın yurt dışına gönderilecek burslu öğrencilerle ilgili konuşmasını baştan sona dinledim.
Sayın Yıldırım’ın kimseye hakaret etmeyen, farklı hassasiyetleri
kaşımaktan sakınan, zaman zaman espri yapan üslubu elbette saygıyı
hak ediyor.
Dünkü konuşmasında Atatürk’e referans yaptı ve o sözleri heyecanlı
alkışlarla karşılandı. Nurettin Topçu ve Necip Fazıl’dan bahsettiği
gibi Ahmet Taner Kışlalı’dan ve İslami çevrelerde tepki görmüş
felsefeci Cemil Sena’dan da bahsetti. Besteci Ahmet Adnan Saygun,
solcu yazar Sabahattin Ali ve matematikçi Cahit Arf’ı da andı.
Belli ki ideolojik ayırımcılıktan sakınmak için isimler özenle
seçilmiş.
AK PARTİ ZAMANINDA
Başbakan’ın konuşmasında eleştireceğim yönleri aşağıda yazacağım;
önce hepimizin olumlu bulacağı hususların altını çizmek
istiyorum.
Üniversite öğrencileri arasında sayıca kızların erkekleri geçtiğini
anlatırken duyduğu memnuniyet yüzünden okunuyordu.
Öğretim üyeleri arasında da kadınların erkekleri geçtiğini
söyledi.
İktidarlarındaki 16 yılda okullaşma, öğretmen ve akademisyen
sayısı, eğitimde fiziksel imkân gibi konularda “baş döndürücü
gelişmeler” kaydedildiğini, 2018 bütçesinde en büyük ödeneğin
eğitime ayrıldığını belirtti. Bunlar gerçektir.
Hatta şunu da ben ilave edeyim, son on yılda AR-GE (Araştırma
Geliştirme) harcamaları 9 milyardan 24 milyar liraya çıktı.
Fakat...
‘KALİTE’ SORUNU
Başbakan Yıldırım, her ile üniversite açtıklarını belirtti, bunu
eleştirenler için “Memleketin evlatlarına yükseköğretimi tabiri
caizse layık görmeyenlerdir” dedi.
Bu söz fazla politiktir.
Üniversite sayısının bu kadar artmasını eleştirenler, kalitenin
düşmesinden endişe ediyorlar.
...