AVRUPA Adalet Divanı’nın işyerlerinde türbanın
yasaklanabileceğine dair karar vermesi üzerine Numan Kurtulmuş’un
tepkisindeki şu cümlenin altını çiziyorum:
“Bu yüz karası bir karardır. İslam karşıtlığının tezahüründen
biridir. Avrupa değerlerinin köküne kibrit suyu döküyor bu
kararla...”
Kurtulmuş’un bu haklı tepkisinde özellikle “Avrupa değerleri” vurgusunun üzerinde durmak gerekir. Demek ki faşizm, nazizm, İslamofobi, popülizm gibi negatif cereyanlardan ayrı ve bizim de referans yaptığımız bir “Avrupa değerleri” var.
EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK
Önce Divan kararına bakalım. Divan’a değil de AİHM’ye gidilseydi,
karar aynı şekilde mi çıkardı, emin değilim. Çünkü AİHM “kamusal
alan” ve “tehlike görülürse” gibi kıstaslarla türbanın
yasaklanabileceği kararını vermişti; o zaman çok eleştirmiştim.
Şimdi Divan ise, “Çalışanlarına başörtüsü yasağı koymak şirketlerin yetkisi içindedir” diyerek kestirip attı.
Bazı şirketlerde türbanlı çalışan kadın görmekten diğer çalışanlar ve bazı müşteriler rahatsız olmuş, şirkete şikâyet etmişler. Şirket de türbanı yasaklamış.
Türbanlı ve iyi eğitimli iki kadının açtığı davalar üzerine Divan, şirketlerin “siyasi, felsefi veya dini bir işareti görünür şekilde takmayı yasaklamasının ayırımcılık sayılmayacağına” karar vermiş bulunuyor.
Avrupa’nın “eşitlik” ve “özgürlük” değerlerini çiğneyen bir karardır bu.
MÜSLÜMAN KADIN
Divan, şirketlerin “kıyafet tarafsızlığı” (dress neutrality) kararı
alabileceğini de söylüyor.