SİSTEM değişikliği yeni bir anayasa yapmaktan çok daha önemlidir
ve çok daha önemli sonuçlar doğurur.
Lehte veya aleyhte hamasi nutukların büyüsüne kapılmadan az çok
bilerek oy vermemiz gerekir değil mi?
Bu konuda bizleri aydınlatacak olanlar öncelikle anayasa hukukçularıdır. Konuyla ilgili bilimsel eserleri bulunan saygın anayasa hukukçularımızdan Prof. Kemal Gözler, suskun kalanları konuşmaya davet ediyor. Şöyle diyor:
“Herkes konuşuyor. Tek konuşmayan, anayasa hukukçuları!
Bir zamanlar, televizyonlara haber spikerleri kadar çok çıkan meslektaşlarımız vardı. Şimdi neredeler?...” (anayasa.gen.tr)
28 ŞUBAT’TA NASILDI?
Gözler’in de belirttiği gibi konuşanlar var elbette fakat yaygın
bir suskunluk olduğu belli. Yine Gözler’in belirttiği gibi Prof.
İbrahim Kaboğlu ile Doç. Dr. Murat Sevinç, Yard. Doç. Dr. İlker
Gökhan Şen ve Dr. Dinçer Demirkent’in Olağanüstü Hal kararnamesiyle
yani sorgusuz sualsiz üniversiteden atılmaları korkutucu bir etki
yaptı.
Kendi geçmişlerinde 28 Şubat rejiminin yine sorgusuz sualsiz kararlarıyla üniversiteden atılmanın acısını yaşamış olan iktidar mensuplarından da mağdurlara umut verecek bir tavır gelmedi.
Başbakan Yardımcısı Prof. Numan Kurtulmuş’un “Hata varsa düzeltilir” sözü hafızalarda iz bırakacak bir tavır değildi.
Zaten şimdiye kadar bir şey çıkmadı.
Kaboğlu ve diğer anayasacı akademisyenler hakkında hâlâ araştırma mı yapılıyor?