31 Mart seçimi öncesinde
kimsenin bilmediği ve tanımadığı CHP adayı neredeyse her gün 3-4
ayrı haberle AK Parti'yi savunan medyada kendine yer
buldu.
"İmamoğlu'na tokat gibi
cevap", "İmamoğlu'nu şoke eden çıkış", "İmamoğlu neye uğradığını
şaşırdı" gibi başlıklarla verilen haberlerde gözden
kaçan bir detay vardı.
CHP adayı "Sana şu
an kafa atmak istiyorum" diyen adama bile, "Ben sana
sarılmak istiyorum" diyor, hoşgörülü ve mağdur rolünü çok ama çok
iyi oynuyordu.
Hele seçimlere günler kala
sözüm ona AK Parti'yi savunan bir gazetecinin CHP adayını çıkardığı
programda saldırgan bir tavır sergilemesi, İmamoğlu için bulunmaz
bir nimetti.
Daha önce de dile
getirmiştim.
28 Şubat döneminde Refah
Partili kimi isimler çıkarıldığı ekranlarda, Reha Muhtar, Uğur
Dündar, Ali Kırca gibi isimler tarafından işte tam da böyle rencide
ediliyor ve mağdur duruma düşürülüyordu.
O yayınlar sayesinde AK Parti nasıl iktidara geldiyse, bugünkü benzer yayınlar sayesinde CHP adayı İstanbul'u kazanacak pozisyona getirildi.
AK Parti'nin eskiden beri süregelen bir seçim stratejisi vardı.
Siyasetçisi, medyası, sanatçısı ve seçmeni, rakibin kim olduğuyla ilgilenmez, sadece kendi işine, kendi partisine bakardı. Millete umut veren devasa proje ve vaatlerle "Her şey güzel olacak" hissiyatını yaşatan AK Parti'nin bizzat kendisiydi.
O yayınlar sayesinde AK Parti nasıl iktidara geldiyse, bugünkü benzer yayınlar sayesinde CHP adayı İstanbul'u kazanacak pozisyona getirildi.
AK Parti'nin eskiden beri süregelen bir seçim stratejisi vardı.
Siyasetçisi, medyası, sanatçısı ve seçmeni, rakibin kim olduğuyla ilgilenmez, sadece kendi işine, kendi partisine bakardı. Millete umut veren devasa proje ve vaatlerle "Her şey güzel olacak" hissiyatını yaşatan AK Parti'nin bizzat kendisiydi.