Rahip Brunson meselesiyle
birlikte Türkiye ve Amerika arasında patlak veren dolar krizini
fırsat bilip vatandaşı soymaya çalışanları pek çok kez dile
getirdik.
Patatesinden soğanına, iğnesinden
ipliğine varıncaya kadar her şeye zam üstüne zam yapanları pek çok
kez eleştirdik.
Bu arada değinmediklerimiz
oldu.
Meğer asıl soygunu, asıl vurgunu
onlar yapıyormuş. Haberimiz yokmuş diyemiyorum. Var olmasına vardı
da bu arkadaşların âdeta dönemin 'Eşkıya
Hamido'suna dönüşeceklerini tahmin
etmiyorduk.
Elektrikteki soygundan
bahsediyorum.
Soygunda gelinen son nokta,
sosyal medyada bir isyan çığlığıyla karşılık
buldu. Kimi beş yüz, kimi yedi yüz, kimi ise bin liranın
üzerinde fatura geldiğini feryat figan eşliğinde dile
getirdi.
"Yahu elektriğe zam geldi
tamam ama bu kadar da olamaz" diye bakınca soygunun
nereden yapıldığı hemen göze çarpıyor.
Gördünüz mü bilmiyorum. İki göz
evde oturan vatandaşa 760 lira elektrik faturası
gelmiş. "Vatandaş çıldırdı ve evin her tarafını
projektörlerle aydınlatıyor herhâlde" diyorsunuz ama
değil.
Faturanın neredeyse yarıdan
fazlası "Sayaç
okuma" ve "güvence
bedeli"...
Bu konuyu biraz araştırayım dedim
ve karşıma şu bilgiler çıktı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu,
bugüne kadar elektrik faturasında yer alan aktif enerji,
kayıp-kaçak-dağıtım, iletim vs. gibi kalemleri ayrı ayrı onaylıyor,
yayınlıyor ve faturalarda gösterilmesini zorunlu koşuyordu. Ancak
başta kayıp-kaçak gibi bazı bedellere yönelik tepkiler ve açılan
davalar sonucu, bu bedeller artık faturalarda
gösterilmiyormuş.
Ancak bu işleme 2016 yılında
başlanmış. Yani bu yılın sonundan itibaren abartılı şekilde artan
elektrik faturalarının bu konuyla bir alakası yok.
Cahilliğimi maruz görün ama ben
yaptığım araştırmalarda sayaç okuma bedelinin ne olduğuna dair
sağlıklı bir bilgi göremedim.
Sayaç okuma nedir, onu ben de
vatandaş da bilmiyor. Hepimiz, "Herhâlde kapıya gelen
görevlinin sayaca göz atması" olarak
anlıyoruz.
Anlıyoruz da adam gelip iki rakam
okuyor. Hani ansiklopedi okusa ya
da, hatim indirse, amenna ama
değil. Anlaşılan, aktif enerji, kayıp-kaçak-dağıtım,
iletim vs. adı altında vatandaşa ne kadar yüklensek o kadar kâr
diye düşünülmüş.
"Güvence
bedeli" nedir mesela?
Tüketici elektrik firmasıyla
gerekli sözleşmeyi yapıyor, karşılığında ciddi bir abone olma
ücreti yatırıyor.
Nedir o zaman bu güvence
bedeli?
Hadi diyelim
ki "sayaç
okuma" ve "güvence
bedeli" normal. Peki bir elektrik faturasının
yarısından fazlasının "sayaç
okuma" ve "güvence
bedeli" olarak önümüze gelmesi normal
mi?
Kusura bakılmasın ama
buna normal diyen anormalin önde gidenidir
arkadaşım. Netice itibarıyla 760 lira faturayı ödeyen
adam sıradan iki göz bir evde oturuyor, çikolata fabrikası falan
işletmiyor.
Bu
duruma "normaldir" diyemezsiniz.
Anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanı
Erdoğan elektrikte yüzde 10 oranında bir indirim
yapıldığını açıklamıştı ama birileri bunu bindirim olarak
anlamış.
Yoksa niye böyle bir artış olsun
ki!
Enerji Bakanlığı'nın bu olaya en
acilinden el atması ve elektrik dağıtım şirketlerine bir ayar
vermesi gerekiyor. Bu konuda bir düzenleme yapılmazsa
işin sonu hiç de hoş olmayacak boyutlara
ulaşacak.
Çünkü vatandaş bu durumu bir
soygun olarak algılıyor ve bunun sorumlusu olarak da mevcut
hükûmeti görüyor.