Sürecin sonuna geldik. Bir milyondan fazla aday yarışacak.
Şehirlerimizi emanet edeceğimiz kişileri seçeceğiz. Şehremini, ben
doğup büyüdüğümde artık İstanbul’un kenarında kalmış bir semtti.
İşte ta o zamanlar basıp geçmemiş, toprağımızın adının anlamını
öğrenmiştim. Çok önemliymiş!
Osmanlı İmparatorluğu’nda saraydaki dört “eminden” biri. Saraya ve
kamuya ait binaların onarım ve inşa işleri için gerekli olan
malzemeyi sağlamak, inşaatlara nezaret etmek, işçi ücretlerini
ödemek, bunlarla ilgili hesapları tutmak, saraylarla padişah
hareminin giderlerini karşılamak şehremininin başlıca görevleri.
Daha bir dizi var... saymayayım. Evliya Çelebi şehremininin sahip
olduğu bu geniş yetkileri, “Gökte uçan ve yerde gezen ve deryada
yüzen cümle bu şehremini masârifiyle olur” diye tanımlıyor...
ŞEHREMİNİ’NDEN BELEDİYEYE
Ne zaman kurulduğu konusunda kesin bir bilgi yok, ancak Fatih
Sultan Mehmed döneminde kayda geçmiş. II. Mahmut bilindiği gibi
bütün merkezi devleti düzenliyor. Şehreminlerin de görev alanları o
sırada belirleniyor.
Bugünkü anlamına kavuşması 1853-1856 Kırım Savaşı sürerken olmuş.
Savaş sırasında İstanbul’un nüfusu, gelen yabancı ordular nedeniyle
çok artınca şehirde çözülmesi gereken sorunlar çıkmış. Meclis-i
Âlî-i Tanzîmat’ın yaptığı düzenleme teklifi üzerine 25 Temmuz
1855’te şehremanetinin kurulması kararlaştırıldı. Halk, esnaf ve
hükümet temsilcilerinden oluşan bir şehremaneti meclisi de var.
1864’te Vilâyet Nizamnâmesi’yle birlikte önemli merkezlerde
belediyeler kurulmaya başlandı. “Şehremini” adı Türkiye
Cumhuriyeti’nde bir süre daha kullanıldı. 3 Nis...