TÜRKİYE, Cumhurbaşkanı'nın da meydanlara çıkması, muhalefet liderlerinin tümüne etmedik laf bırakmaması, YSK'nın bu konudaki tutumu, devlet olanaklarının seçim amaçlı kullanılması gibi gerekçelerle tarihin belki de en tartışmalı seçimine tanıklık ediyor. Ne ilginç ki 30 yıldır kavgadan bıkmış olan Türkiye, bu seçim öncesinde siyaset meydanlarını daha çok iktidarın sözcüleri üzerinden 'düşmanlar savaşına, fetih söylemine' tanıklık etmek zorunda kaldı.
Ancak bu işin bir de 7 Haziran sonrası var, yazık ki o noktada
da yine iktidarın hiç kaygısı yokmuş gibi tutum takındığı
görülüyor.
Sadece siyasi rakiplerine değil, medyaya, az çok tarafsız kalabilen
STK'lara karşı da çok sert, ötekileştirici dil kullanmaya devam
ediyor.
AĞIZ DALAŞI YAPMAYACAK
Seçimin son dönemecinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile
hem CNN Türk'te hem de dünkü uzun turunda beraber olduk; soru
sorduk, yanıtlarımızı aldık, izlenimlerle döndük.
Kılıçdaroğlu, seçim sonrasına yönelik olumlu bir mesaj verdi,
dileriz bu yol her partinin tercihi olur. Başbakan olduğu takdirde,
muhalefet liderleri gelmese dahi kendisinin onlara gideceğine, ülke
sorunlarını konuşacağına, yasaları mutlaka birlikte yapacaklarına,
STK'ların da görüşünü mutlaka alacaklarına söz verdi. Ama belki de
daha önemli sözü, "Muhalefet ile ağız dalaşı yapmayacağım,
tartışmalarda demokratik yolları kullanacağız" oldu.
Bir şey daha söyledi, kamuda her yere CHP'lileri atamak gibi bir
sevdalarının kesinlikle olmayacağının, liyakat ve bilgiye önem
vereceklerinin altını çizdi. Bu seçim öncesi de tartışma konusuna
dikkat ettiğini; ancak Cumhurbaşkanı'nın meydanlara çıkmasının çok
şeyi değiştirdiğini, yine de ona laf yetiştirme yarışına
girmediğini belirterek, "Keşke bunu yapmasaydı, biz de hiç karşılık
vermeseydik" dedi.