Halk yağcılığı/popülizm iyi değildir.
Halka yukarıdan kibirli bakmak, seçkincilik
yapmak daha kötüdür.
Halkı tanımak şarttır! Halkımızı nasıl anlatıyor Nazım
Hikmet: “Topraktan öğrenip,
kitapsız bilendir.
Hoca Nasreddin gibi ağlayan,
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad’dır
Kerem’dir
ve Keloğlan’dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
kahpe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yâr sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu…” Biz halkımızı böyle
tanıyoruz.
Bu demek değil ki, her yaptığı doğrudur,
iyidir, sevaptır!
Arayışımız; insanı alçaltan linç
duygusuna halkın nasıl
getirildiğini kavramaya yöneliktir.
70’lik dedeler…
Başı bağlı Anadolu
kadını…
Hangi sosyal psikolojik duyguyla
Kılıçdaroğlu’nu linç etmek istedi?
Sadece onlarla mı sınırlı memleketteki linç
kültürü?
Televizyonlar, gazeteler Çubuk-Akkuzulu
olaylarını konuşup tartışırken herkesin şaşırdığı bir kadının,
Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu ev için “yakın… yakın…”diye bağırması
oldu. Hepimizin aklına, yıllar önce Sivas-Madımak Oteli önünde
“yakın… yakın…” diye bağıranlar geldi. Bu nedenle…
Sağduyu sahipleri “hiç mi
akıllanmadık” diye haklı olarak sordu.
Soruyla yanıt vereyim:
Madımak katliamından Çubuk Akkuzulu’ya 26
yılda ülkemizde hangi toplumsal
şartlanmaları değiştirdik ki?
O gün de…
– “Şunlar provokasyon yaptı.”
– “Bunlar provokatör” diye tartışıp durduk.
Bugün de benzerini yapıyoruz!
Biz tartışırken bakın önceki gün ne
oldu?
...