Gazeteciliğe yeni başlamışım…
Görevlerim arasında ANAP’ı/Turgut Özal’ı takip
etmek de var. O dönem ANAP Genel Merkezi Çankaya’da
Kennedy Caddesi’ndeydi. Sonra Balgat’a petek kubbeli yeni genel
merkez yapıldı. (Siyasette ne oldum demeyeceksiniz; o
binanın yarısı yıkıldı yarısı icrada satıldı!)
ANAP genel merkezinden çıkmıyordum. Keza… ANAP milletvekillerinin
Meclis’teki odalarında bol bol çaylarını içiyordum.
1980’lerin sonunda… Özal cumhurbaşkanı
olduktan sonra bir konudaki görüşlerinin değişmesi dikkatimi
çekmeye başladı:
Özal başbakanlığı döneminde Atatürk’ü ağzına pek
almazdı.
Fakat… Cumhurbaşkanı olduktan sonra ağzından
Atatürk düşmemeye başladı:
– “Büyük Atatürk” diyor…
– “Ulu Önder
Atatürk” diyor…
– “Atatürk gibi dünya
ölçülerinde müstesna bir lidere sahip olmanın coşku ve gururunu
yaşıyoruz” diyor…
– “Bıraktığı eserlerin
büyüklüğünü bir kere daha derinlemesine düşünüp
hissediyoruz” diyor…
– “Atatürk hür bir
insandı. Tabiat itibarıyla hiçbir kalıba sığmazdı. Çünkü en büyük
tutkusu hür düşünce ve hürriyetti. Bunun için istibdata karşı
çıktı, bunun için Türk Milleti’nin tutsak edilmesine tahammül
edemedi, imparatorluğun küllerinden bir Millî Devlet
yarattı” diyor…
– “Atatürk, Türk’ün tarihi
serüveninde hayat ve ölümle karşılaştığı benzersiz şartların
yarattığı bir liderdir. Taklit edilmesi
imkansızdır” diyor…
Allah…
Allah… “Takunyalı Özal” Çankaya Köşkü’ne
çıktıktan sonra Atatürk’ün değerini mi kavramıştı?
Bu sorumun yanıtını geçen hafta öğrendim!
50 yıllık gazeteci.
AKP zulmüne uğrayan basın eme...