Tarih boyunca iktidarlar had bildirir, biat ister.
Aydınlar-sanatçılar otoriteyi aşar, dayatılanı kabul etmez. Bu sürtüşme sürer gider. Araya hukuk girer; had bildirmenin sınırını çizer; vatandaş ile devlet ilişkisini, siyasetten bağımsız adaletli yürütmeye çalışır...
Peki, halk had bildirmek isterse? Tepkisini protestolar-gösteriler ile gösterebilir kuşkusuz, Anayasal hakkıdır. Ama şiddet kullanmaya başlarsa sorun orada büyür, hem de çok büyür…
Ben, 1980 yılı Mayıs-Temmuz ayları arasında Çorum olaylarını yaşadım; “Kızılbaşlar, Alaattin Camiye bomba attılar” yalanıyla şehir yangın yerine döndü. 57 kişi öldü...
Yine bir temmuz yangınına tanıklık ettim; “İslami değerlere saldıran Şeytan Ayetleri kitabını Aziz Nesin Türkçeye çevirdi” provokasyonu ile 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Oteli katliamında 37 kişi hayatını kaybetti… Ne acılar yaşandığını “Menekşe’den Önce” belgeselimde anlattım. Yürek dayanmaz küçük çocukların, genç kızların yakılmalarına…
Önceki gece… İstanbul’un göbeği Taksim’de Leman dergisini protesto edenler arasından bir grup slogan attı: “O binayı yakın!”