10 yıl önceydi…
Gündemde Deniz Feneri yolsuzluğu
vardı.
Erdoğan’ın hedefinde ise, Deniz Feneri haberlerini
yapan Doğan Medya ve
itibarıyla Aydın Doğan bulunuyordu.
Aydın Doğan dayanamadı yanıt verdi:
“Başbakan’ın
konuşmasını hayretle dinledim.
Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği açısından da çok derin bir
endişeyle dinledim.
Deniz Feneri ile ilgili haberleri
gazetelerden, televizyonlardan izliyorum. Neymiş olay? İnsani
yardım toplama amacıyla kurulmuş bir dernek, topladığı paraları,
birtakım şirketler aracılığıyla şahıslara vermiş…
Bu olayı kim ortaya çıkarmış? Alman polisi ve
makamları. Kim yargılıyor? Alman yargısı.
Peki bizim gazetelerimiz,
televizyonlarımız ne yapıyor? Mahkemenin safahatı
hakkında bilgi veriyor.
Başbakan kime kızıyor? Bu haberleri veren
gazetelere ve televizyonlara. Hatta onlara da değil, direkt beni
hedef alıp bana kızıyor.
Bunun bir mantığı var mı?
Başbakan bize yükleniyor. Herhalde bu yolla susturmak istiyorlar.
Devlet bütün kurumlarıyla ellerinde. Bize yapmadıkları
kötülüğü bırakmayabilirler. Ama hür basını susturmaya
tam teşebbüs eden bir başbakanı tarih,
demokrasi defterine değil, diktatörler sayfasına yazar…
Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim
yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehdidin artık
iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır.
Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor. Hoşlanmayabilir.
Ama elindeki gücü de
kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme
hakkı yoktur. Bana göre bu tutumu ağır
bir Anayasal suçtur. Çünkü
Anayasamız, basın özgürlüğünü teminat altına
almıştır…”
Aydın Doğan’ın 10 yıl önceki
sözlerini ne...