Hangi partili olursa
olsun temennimiz ortak:
Yaşadığımız ekonomik krizi ülkemizin az zayiatla atlatması!
Kimimiz döviz bozduruyor…
Kimimiz Türk parasında ısrar ediyor…
Kimimiz yerli malı kullanmaya başlıyor…
Büyük çoğunluk elinden geleni
yapıyor.
Ama…
Bir kişi var
ki; her fırsatta toplumsal ittifakı bozmak, krizi
derinleştirmek için “pimi çekilmiş bomba” misali konuşup
duruyor!
Erdoğan’dan bahsediyorum. Sanki…
Her meseleyi hallettik konu İş Bankası yönetimindeki
dört CHP kontenjanına geldi! Diyor
ki:
“Siyasi partiler banka kurabilir mi? Hayır,
kuramaz. Ama şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal
ederek, onun Cebi Hümayunundan dediğim, İş Bankası hisselerinin
yüzde 28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor
ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne
iş yapar?”
Bir ülke cumhurbaşkanı düşünün ki…
Bankalar
döviz- faiz kıskacından kurtulmaya çalışırken, o ülkesinin en
değerli bankası hakkında piyasaları karıştıracak sözler sarf
etsin.
AKP’den bir kişi çıkıp Erdoğan’a şunu söylemeyecek mi:
“Sayın Cumhurbaşkanım bu
sözlerinizin zamanı yanlış değil
mi?”
Piyasalar yangın yeri ve Erdoğan; İş Bankası’nı/ itibarıyla
bankaları zora sokacak, krizi derinleştirecek sözler söylüyor!
Sanırım… Krizi bizim kadar yakından hissetmiyor!
İş Bankası yönetim kurulundaki CHP’li dört üyenin yer almasını etik bulmuyor!
Peki…
Kamu iktisadi şirketlerinin yönetiminde yer alan -bizzat Erdoğan’ın atadığı- AKP’lilere ne demeli? Hadi çemberi geniş tutmayalım; sadece kamu bankalarına bir göz atalım:
Son sekiz yıldır Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanı kimdi:...