Kaymakam Kutlu Aktaş ilçenin önde gelenleriyle
makamında sohbet ederken kapısı çalındı:
“Etrafı yüksek duvarla çevrili evde müritleriyle yaşayan,
dışarıdan hiç kimseyle temas kurmayan Ticani tarikatının
Türkiye başı Kemal Pilavoğlu’nun şoförü Kazım
Efendi içeri girdi. Fısıltıyla önemli bir konuda bilgi
vereceğini söyledi. Merak ettim. Oturduğumuz yerden ayrı bir köşeye
geçtik.
Bana; ‘karısının Kemal Pilavoğlu’dan uzun süredir şüphelendiğini;
birkaç gün önce fırının üst katındaki kütüphanenin
kapısının kilitli olduğunu gördüklerini, karısıyla
beraberce kırıp açtıklarında gördükleri manzaranın korkunç
olduğunu; Efendi Hazretleri’nin üç erkek çocuğunu
çırılçıplak yatırarak üstlerine abandığını gördüklerini;
karısının rezaletin duyulmasından korktuğu için adayı terk
ettiğini ihbar etti.
Kemal Pilavoğlu bu olay üzerine lüks aracıyla, Ankara
Aydınlıkevler semtindeki evine gitmişti.ihbarı Savcı Vedat Akpolat,
Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ahmet Arın ve Dr. Turan Kaypakoğlu ile
soruşturmaya başladık…
Anlatılanlar doğruydu. 65 yaşlarında ve hasta olan Kemal
Pilavoğlu’nun cinsel tecavüzde bulunamayacağını
düşünmüştük. Ancak doktor raporunda tecavüzün elle yapıldığı
kesinlik kazandı. Kemal Pilavoğlu fiili livata
suçundan tutuklandı.
Bursa’da yargılaması sürerken 5 ay sonra da öldü….”
Bu olayın mahkeme tutanaklarını detaya girmeden yazayım…
Mağdurların ifadeleri şöyle:
“Askere 4.7.1972 tarihinde gittim. Askere gitmeden 5 veya 6 sene evvel sanığın yanında kâtip olarak çalışmaya gitmiştim. Askere gidinceye kadar yanında kaldım. Irza geçme hadisesi de bu tarihlerde oldu. O zaman küçüktüm, 14-15 yaşlarında idim. Babam beni Kemal Pilavoğlu’nun Bozcaada’da bulunan yazıhanesinde kâtip olarak çalışmam için sanı...