Mesut Özil olayını konuşuyoruz; ırkçılığı lanetliyoruz.
Geliniz bu konuyu bir de bambaşka açıdan ele alalım:
Çünkü:
Mesut Özil konusunda çıkaracağımız dersler
var!
1990’lara dönelim:
– Almanya 1990’da Dünya Şampiyonu oldu.
– Almanya 1996’da Avrupa Şampiyonu oldu.
Ama…
1994 ve 1998 Dünya
Kupası’nda yarı finale kadar bile
gelemedi.
1992’de Avrupa
Şampiyonası’nda ikinci olabildi.
1974-1975-1976 yıllarında Avrupa Ligi şampiyonu
olan Bayern München, yıllarca kupa alamadı.
Sadece Borussia Dortmund 1990’larda tek
şampiyonluk kazandı. Bu turnuvada en çok forma
giyen on futbolcu arasında Alman
yok.
Alman futbolu ölüyordu! Fiziğe- kondisyona
-defansa ve lider futbolculara dayalı, estetiğe izin
vermeyen zevksiz-ruhsuz-durağan Alman futbolu artık
taraftarları da tribünlere çekmiyordu.
2004 Avrupa Şampiyonası’nda Hollanda ile 0-0, Letonya ile 1-1
kalıp, Çeklere 2-1 yenilince teknik direktör Rudi
Völler istifa etti. Ev sahipliği yapacak Almanya
takımını 2006 Dünya Şampiyonası’na hazırlaması için teklif
götürülen Ottmar Hitzfeld, başarızlığı
öngörüp görevi kabul etmedi.
Alman medyası milli takım futbolcularını- teknik kadroyu
“ruhsuzlar” diye itham ediyordu sürekli. Çok az kişi biliyordu ki,
Alman futbolunda artık köklü
dönüşüm şarttı. Sorun yapısaldı
çünkü…
Bunu iki genç adam başaracaktı:
Milli takımın başına getirilen J.
Klinsman ile yardımcısı J.
Löw!
Oyun kurucuyu rakiplerin rahatsız etmeyeceği derinliğe çeken Almanya’da bu mevkiinin en önemli ismi Beckenbauer idi. Ayrıca…
Almanların Uwe Seeler, Gerd...