Gaspıralı İsmail Bey, 1 Kasım 1907'de Kahire'deki bir konferansında İslam dünyasının içler acısı halini şöyle dile getiriyordu: “Üç yüz milyonluk bir milletin (Müslümanların) otuz vapurlu bir şirketi bahriyesi, beş milyon sermayeli bir bankası mevcut değildir…”
Son zamanlarda II.
Abdülhamit, üstün özelliklere sahip,
dini bütün, siyaset
dehası bir“ulu
hakan” olarak tanıtılıyor. Aslında
bu “Ulu Hakan II.
Abdülhamit” portresi, “Abdülhamit'i
anlamak her şeyi anlamak
olacaktır” diyen Necip
Fazıl'a aittir. Buna karşı bir de Abdülhamit
karşıtlarının “Kızıl Sultan II.
Abdülhamit” portresi vardır.
Peki, ama gerçek nedir? Ulu hakan, kızıl
sultan ikileminin
ötesindeki gerçek II.
Abdülhamit kimdir?
OPERADAN HOŞLANAN BİR PADİŞAH
II.Abdülhamit dünyaya kapalı ve bağnaz bir hükümdar değildi. Dünyayı takip eden, Fransızca bilen, sanatla ilgilenen; klasik müzikten, operadan, tiyatrodan zevk alan, polisiye romanlar okuyan, gençliğinde içki içen, el sanatlarına meraklı, iyi bir marangoz, bir hayvansever, eğitime önem veren, çağdaş okullar açan ve her geçen günkan kaybedip dağılan Osmanlı'yı çok zor koşullarda ayakta tutmaya çalışan bir monarktı.