Avrupa ve ABD’deki yapım şirketlerinin yeni gözdesi ‘mini
diziler’ oldu. Altı ile dokuz bölümden oluşan bir saatlik diziler
revaçta... “Mini diziler geri döndü” yorumları yapılıyor. Peki
niye? “Sağlam karakterler ve güçlü bir senaryoyla şansları büyük.
Yaratıcı manevralara şans tanıyan bir formatı var.” Böyle diyorlar.
Benim gördüğüm daha çok gerilim ve roman uyarlaması ‘mini diziler’
iş yapıyor. ‘Bad Blod’, mafya babası Vito Rizotto’nun hayatını
anlatan romanın uyarlaması. Altı bölümlük bir dizi. Siyasi gerilim
‘Siyah Baron’ (Baron Noir) sekiz bölüm. ‘Amazon’ İngiltere’nin yanı
sıra, Almanya ve Avusturya’da kanallara satılmış mesela. Bir de
‘kesip biçme’ işleri var. Belçika dizisi ‘Professeur’ 26 bölümlük
bir proje. Fransız TF 1 için altı saate, Alman ZDF kanalları için
toplam dört saate indirilmiş. ZDF, formülün tuttuğunu, benzer
projeleri yapacaklarını söylüyor. ‘Dirty Dancing’, (İlk Aşk İlk
Dans) Lionsgate tarafından çekilen bir proje ve yeni hali üç saat
sürüyor. Uluslararası pazara satışında 60 dakikalık üç bölüm
halinde veriyor mesela. Bir de ‘Televizyon filmleri’ durumu var. Bu
konuda da çalışmalar dikkat çekici. Kanallar ‘televizyon
filmlerine’ dönüş halinde. Mesela ‘Jack The Ripper’, (Karındeşen
Jack) Rad Arrow şirketinin yaptığı
bir televizyon filmi. Alman Sat 1 kanalında büyük iş yapmış, yüzde
14’lük bir izlenme payını yakalamış. ‘Mini dizi’, ‘Kısaltılmış
diziler’ ya da ‘ Televizyon filmi’; daha kısa yoldan daha yaratıcı
işlerin kapısını
açıyor. Peki bizde nasıl?