Kimlik siyaseti; 90'lardaki yükselişini, 2000'lerdeki hızlı
düşüşle, daha doğrusu gerçeklerle yine ve yeniden sert şekilde
yüzleşmesiyle tamamlamıştı. Gerçekler, o sert gerçekler nelerdi?
Mesela pandemiyle birlikte sınandığımız o içe kapanış günlerini
hatırlayalım veya hibrit savaşlar aracılığıyla, terör örgütlerine
havale edilen bölgesel savaşların acımasızlığını anımsayalım ve
ölümcül göç akınlarını... Bu şiddetli tecrübeler, devletlerin alt
kimliklere vurgu yapan, dolayısıyla ayrıştırıcı, mağduriyetler
üzerinden sınırlandırılmış politik dilden kaçınıp, kendi içinde
güçlü ve yeterli olmaya odaklandığı günlere getirmişti tüm
dünyayı... Ve bizi.
Güvenlikçi söylemin bu kadar güçlenmiş olması kuşkusuz rastlantı değil. Kendi hikâyemizden yola çıkarak söyleyecek olursak; kuzeydeki Ukrayna krizi ile güneydeki Suriye ve terör krizleri arasındaki jeopolitiğimiz, elbette güvenliğe has siyasi kalkanlarımızı kurmayı ve sözgelimi güvenlik teknolojilerine olan odakl