Türkiye küçük ve orta ölçekli işletmelerin dövizle borçlanmasına
kısıtlama getirerek çok önemli bir adım attı. Daha önce bireylerin
döviz cinsinden borçlanmasının önüne geçilmişti. Bu adımın
doğruluğunu son birkaç yıldaki kur hareketlerinde açık şekilde
gördük.
Eğer TL’nin sert değer kaybetmesine neden olan bu şoklara
vatandaşın yüksek döviz borcu taşıdığı bir durumda yakalansaydık
sonuç yıpratıcı olurdu. Bu yeni adımla döviz geliri olmayan
şirketlerin dış borçlanmasının önü kesilirken, döviz geliri olanın
yapacağı borçlanma son 3 yıllık ortalama döviz kazancıyla
ilişkilendirilerek sınırlandırılıyor.
Geçen hafta Davos’ta konuştuğum Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek bu adımla kurda oynaklığın azalacağını ve Türkiye’nin risk priminin aşağı geleceğini söyledi.
Gerçekten de bu karardan etkilenecek KOBİ’lerin çok büyük bir bölümünün kur riski yönetme bilgi ve becerisi yok. TL’nin değer kaybettiği dönemlerde yaptıkları panik alışlarla kurdaki düşüşü ve oynaklığı daha da kötü hale getiriyorlar. Bu nedenle açıklanan son önlem piyasadaki oynaklığı azaltmaya yardımcı olur.
Ancak bu adımın önemli bir de yan etkisi olacaktır.