Alman-ya’nın bakanların etkinliklerini engellemesi, hemen
ardından geçtiğimiz cumartesi Hollanda ile yaşanan büyük diplomatik
krizle ilgili tartışmalar sürüyor.
Tartışmaları iki boyutta ele almak mümkün.
Birincisi, Türkiye’nin verdiği tepkiler.
İkincisi, Türkiye’ye yönelik içeriden ve dışarıdan gelen
tepkiler.
İçeriden ve dışarıdan gelen tepkilerin ortak noktası Türkiye’deki
uygulamalar.
İfade özgürlüğüne, OHAL ve KHK’lara yönelik eleştiriler.
Bir diğer eleştiri noktası, Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın
Hollanda’nın, “gelmeyin” tepkisine rağmen bu ülkeye gittiği ve
polisin, “ayrılın” tutumuna rağmen konsolosluğa gidebilmek için
bekleyişini sürdürmesi.
Hollanda hükümetinin, “Türkiye bizi tehdit ettiği sürece ilişki
kurmayacağız” açıklaması.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetten gelen açıklamalar,
tehditler nedeniyle bu kararların alındığı vurgusu.
Bütün bunlar ayrı ayrı tartışılabilir.
Eleştirilerin haklı, haksız yanları masaya yatırılabilir.
İfade özgürlüğünden söylemlerin sertliğine kadar bir dizi başlıkla
ilgili tartışma süreçleri yürütülebilir. Ancak bunlar cumartesi
akşamı yaşanan ve modern diplomasinin tarihinde yeri olmayan
uygulamaları meşru kılmaz.