Hükümetten aldığı talimatla IŞİD’e karşı ihtimal hesapları yapmaya başlayan Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye sınırı boyunca koridor ve sınır ötesi operasyon şıklarını değerlendiriyor
Suriye sınırında PYD’nin silahlı kolu YPG ile IŞİD arasında
giderek yaygınlaşan çatışmalar Ankara’yı da hareketlendirdi.
Başkentte yapılan güvenlik zirveleri, Genelkurmay Başkanlığı’na
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından yazılı talimat verilmesiyle
sonuçlandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın “ihtimaliyat hesaplarını”
masaya yatırarak gelişmelere göre uygulanacak harekat planlarını
hazırlamakta olduğunu, bu planların sınır bölgesinde gerektirdiği
askeri hazırlıklara “en üst seviyede” başladığını söyleyelim.
Ankara’da hükümetin ve Genelkurmay’ın üzerinde yoğunlaştığı konu
Afrin ile Kobani arasındaki Cerablus bölgesi.
Bu bölgenin tümüyle YPG’nin veya İŞID’in kontrolüne geçmesi halinde
İdlib ve Halep’ten gelebilecek yüz binlerce göçmen ile terör
saldırıları ve açılacak koridorda bir devlet yapısının
oluşturulması riskleri Türkiye için ciddi “tehdit” olarak
algılanıyor. Ankara, hazırlıklarını bu riski esas alarak
yapıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “güneyimizde yeni devlet
kurulmasına asla müsaade etmeyiz” sözlerini bu bağlamda okumak
gerekiyor.
‘Asıl olan emrin icrasıdır’
Başkentteki güvenlik zirvelerinden sonra başlayan tartışmaların ve
yapılan yorumların, askeri çevrelerde kamuoyunda yanlış algı
oluşturduğu kaygısına yol açtığını gözlemleniyor. Özellikle,
TSK’nın, hükümetin direktiflerine karşı ayak sürüdüğü, direndiği,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in emekli olmasına bir ay
kala askeri operasyonlardan ve Suriye’ye girme sorumluluğundan
kaçındığı gibi haber ve yorumlar bu yanlış algının kaynağı olarak
görülüyor.
Hükümet-Genelkurmay ilişkileri, Genelkurmay Başkanı Özel ve TSK’nın
tutumu ile ilgili olarak askeri yetkililerin yaklaşımını şöyle
özetleyebilirim:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir ferdi kendisine verilen emrin
yükleyeceği sorumluluktan kaçmaz. Ancak bu emri en iyi şekilde
yerine getirecek şartların oluşmasını sağlar. Bu şartların
sağlanması için yetkili mercilerden gerekli talepte bulunur.
Verilen emirlere karşı, ‘diretme, ayak sürüme, çekince üretme’ gibi
yakıştırmalar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genel karakteriyle
bağdaşmaz ve kesinlikle asılsızdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki
komuta kademesinin görev değişimleri bir emrin zamanında yerine
getirilmesini asla engellemez, engelleyemez. Asıl olan verilen
emrin başarıyla icrasıdır.”