Dünyanın gündeminde Türkiye var.
Bir yandan Suriye iç savaşının neden olduğu mülteci krizi Rusya,
rejim, PYD’nin Halep’e yönelik saldırılarıyla büyürken, bir yandan
Suriye-Türkiye sınırındaki gelişmeler bütün dikkatlerin Ankara’ya
çevrilmesine yol açıyor.
Sadece son 3 günde yaşananlar bile baş döndürücü.
Suudi Arabistan’ın İncirlik’e uçak göndermesi, gerekirse kara
operasyonu için asker göndermeye hazır olduğunu bildirmesi.
Sınırımızda bekleyen on binlerce yeni mülteci.
YPG’nin Afrin’in doğusuna yönelik yürüyüşünü sürdürerek Menag
Havaalanı’nı ele geçirmesi, ilerlemeyi sürdüreceğine yönelik
açıklamaları.
Türkiye’nin angajman kuralları çerçevesinde sınırdan obüslerle
önceki akşam ve dün sabah YPG mevzilerini vurması.
Davutoğlu’nun YPG’nin derhal Azez ve çevresinden, havaalanından
çekilmesi gerektiğini sert bir dille söylemesi.
YPG’den gelen “çekilmeyeceğiz” yanıtı.
Bütün bu gelişmeler olurken ABD’den bir yandan Türkiye’ye “ateşi
durdur”, bir yandan YPG’ye, “Suriye’nin kuzeyindeki karışıklıktan
yararlanarak yeni toprak elde etme çabasını bırak” çağrıları
yapması.
Türkiye, YPG ilerlemeyi sürdürür ve “kırmızı çizgi” ilan ettiği
Azez’e saldırırsa ne yapacak, ABD ve Rusya’nın tavrı ne olacak
soruları.
Ankara’nın, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt koridorunun oluşmasını
istemediği sır değil.
Bunun PKK ile PYD-YPG arasında hiçbir farkın olmamasından
kaynaklandığı da.
Diğer yandan Suriye rejimi, Rusya, YPG ve IŞİD arasında sıkışıp
kalmış Türkmen köyleri, Ankara’nın Suriye’de iç savaş başladığından
bu yana buralara verdiği destek var.
Önce Rusya’nın desteğiyle rejim güçleri Kilis’ten Halep merkezine
kadar uzanan ikmal hattını koparttı.
Sonra da Afrin kantonunun doğusuna doğru yine Rusya’nın desteğiyle
hareket eden YPG, Ankara’nın kırmızı çizgi ilan ettiği alana doğru
ciddi bir hamle yaptı.
YPG’nin şimdiki hedefinin Rusya ve rejim güçlerinin desteğiyle bu
bölgedeki Türkmen köyleri olduğuna yönelik istihbarat yoğunlaşmış
durumda. Bu durum Türkmenlere yönelik yoğun bir saldırı ihtimali
nedeniyle Ankara’yı kaygılandırıyor.
Türkmen köyleri hafif silahlarla kendilerini savunmaya çalışıyorlar
ancak destek almadan bu çapta bir saldırıyı püskürtme şansları
yok.
Ankara’nın kaygısı hem yeni göç dalgası oluşturabilecek, hem de
bölgedeki demografik yapıyı radikal biçimde değiştirebilecek çapta
bir operasyon.
Türkiye’nin sabrını zorlayan gelişmelere rağmen uluslararası hukuk
kurallarının dışına çıkılmamasına büyük özen gösteriliyor.
YPG’nin Rusya ve ABD’den açık destek almasına, Esad rejimi ile hiç
olmadığı kadar çok ortak operasyona katılmasına rağmen sadece
angajman kuralları doğrultusunda vurulmasının sebebi de bu
özen.
YPG’nin Türkiye’yi hedef alan son iki gündeki makineli tüfek başta
olmak üzere silahlı saldırılarına angajman kuralları doğrultusunda
obüslerle karşılık verildi.
Kaynakların deyimiyle “şımarık çocuk gibi” davranan YPG’ye,
bölgedeki hareketlerine dikkat etmesi gerektiği, istediği gibi
hareket edemeyeceği, planlarını yaşama geçirmesinin kolay olmadığı
mesajı da uluslararası hukuka uygun biçimde, yine kaynakların
altını çizerek söylediği gibi “anladığı dilde” verildi.
Türkiye, sınırda teyakkuza geçmiş durumda.
Fırtına obüsleri, tanklar, füzeler, sınıra yerleştirilen seçkin
birlikler 24 saat göreve hazır halde bekliyor.