Şimdi anlatacaklarımı yanlış anlamayın diye baştan
söyleyeyim; bu konu benim özel meselem
değil Türkiye’nin ulusal güvenliği ile, iç huzuru ile ilgili bir
konu.
Ne zaman Türkiye’nin ve tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir
başarısı hakkında yazı yazsam başıma aynı şeyler geliyor. Yazımı
paylaşmak için Facebook’a girdiğimde, "Bu yazı şikayet üzerine
sakıncalı içeriği nedeniyle bloklanmıştır" yazısıyla
karşılaşıyorum.
Bir değil iki değil en azından 50 defa başıma geldi bu. Dolayısıyla
tesadüf de olamaz.
Yani birileri Türkiye’nin başarısının
söylenmesine, "Cumhurbaşkanı Erdoğan iyi iş yaptı" denilmesine
tahammül edemiyor ve yazımın sosyal
medyadan paylaşılmasına blok koyduruyor.
Bu ortamda, bu kadar morale, pozitif enerjiye ihtiyacımız varken,
ben kendi küçük katkımı yapmak için çabalarken, birileri habis
beyinleri ile devreye giriyor ve buna bile tahammül
gösteremiyor.
BU DEYİMİ KOLAY KULLANMAM AMA...
Dediğim gibi bu benim kişisel olarak taktığım bir sorun değil.
Haftanın her günü yıllardır yazı yazıyorum, bir yazı paylaşılmasa
ne olur bunu kafaya takacak değilim. Ayrıca tek bir yazıyla dünyayı
kurtaracağımı düşünen bir ruh hastası da
değilim, sadece ülkeme bir katkısı olsun
bu dönemde diye doğrulara sadık kalarak bir şeyler yapmaya
çalışıyorum.
Benim eğitimimde, hayat tarzımda, gerginliklerden mümkün olduğunca
kaçınmaya çalışan ruh halimde başka insanlara "Vatan haini" demek
gibi bir eğilim yoktur. Bazı kelimeleri kullamadan önce iyi
düşünmek gerekir diye düşünürüm.
Ancak sadece içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan övülüyor diye
Türkiye’nin başarısını anlatan bir yazının dağılımını engellemenin
vatan hanliği olduğunu gerçekten düşünüyorum.
Bu tür insanlar Erdoğan karşıtlığını vatan sevgilerinin bir kriteri
olduğunu sanıyorlar. Bu kinleri onları kısır döngünün içine itmiş
debelendikçe batıyorlar, kendileriyle birlikte ülkeyi de
batıracaklar farkında değiller.
Açıkça söyleyeyim Türkiye’de bugün
vatanseverliğin kriteri Erdoğan’ın başarması için onun arkasında
herkesin elinden geldiğini yaparak
durmasıdır. Bugünün dünyasında,
Türkiye’nin Kemalistler ile Erdoğan’ı sevenlerin ortak bir cephe
halinde durabileceklerini dünyaya gösterme günüdür.
Eğer bunu yapamazsak sırf kendi kinlerimizi tatmin emek için, onun
bunun katılmadığımız yazılarını yasaklatmaya çaba harcarsak belki
akşam üzeri birkaç arkadaşa anlatacak
sözde ‘başarı’ hikayemiz olabilir ama
bir gün şu ortak hayatımızı paylaştığımz vatanımızı kaybetme
riskinin olabileceğini de artık görmeliyiz.
İLK YAZIM
Ben Erdoğan’ı öven ve ne kadar da önemli
olduğunu anlatan ilk yazımı 11 Ağustos 2002 tarihinde
yazdım. Oğlumun doğumundan bir gün önce
olduğundan net hatırlıyorum tarihi. O gün Ak Parti ilk seçimine
bile girmemişti; henüz Erdoğan’ın hiçbir resmi gücü yoktu. Bu
nedenle bugünlerde onu öven yazılarımın günün ortamı (zeitgeigst)
nedeniyle olduğunu sanıp siyasi kinlerini yazımın dağılımını
yasaklatarak çıkarmaya çalışanlar fena halde yanılıyorlar.
Erdoğan hakkındaki duygularım samimi ve içtendir. İlk yazımı
yazdığımda Erdoğan henüz Amerika’da yeni temaslar yapıyordu. Şimdi
ise gelecek hafta yine burada olacak ve ben yine çok iyi
gelişmelerin ipucunu duyuyorum. Özellikle
ekonomi hakkında güzel gelişmelerin tohumları
atılıyor. Yani yine Türkiye’yi ve
dolayısıyla Erdoğan’ı öven yazılar yazacağım. Bakalım bu defa
sosyal medyada neler olacak doğrusu merak ediyorum.