“Mustafa Kemal’in başkomutanlığında zaferle sonuçlanan büyük taarruzu bugün anıyoruz.”
Bayramı hepimize ilkokullarda öğretilen bu kelimelerle anıp yaşamak yerine onun aslında neyi temsil ettiğini, o yıllarda kökenleri sağlamlaştırılan “milli ruh”un ne olduğunu ve bunun bugün için ne ifade ettiğini gerçekten anlamamız, bu yıl her zamankinden çok daha önemlidir.
ANLAMAZSAK BEDELİNİ ÇOCUKLARIMIZ ÖDER
Çünkü ülkemiz içte ve dışta yine birçok düşmanla karşı karşıya.
Bize o yıllarda güç veren milli ruha yine çok ihtiyacımız var.
Eğer milli ruhun bu defa bölünmesine yol açarsak, yeniden ortaya çıkmasını sağlayamazsak bunun bedelini ne yazık ki çocuklarımız ve torunlarımız ödemek zorunda kalacak.
Bu ülkenin aksaçlıları olarak bugünün önemini, aslında neyi ifade ettiğini anlatmak, bunu unutmaya-unutturmaya eğilimli olanlara da hatırlatmak görevimiz olmalı.
HALKIN KARARLILIĞI
Kolay anlatılabilen kahramanlık hikâyelerine girmeyeceğim.
Türk’ün Türk’e propagandasına dönüşebilecek söylemlere ise hiç itibar etmemeye kararlıyım.
Her yönüyle gerçek bir kahramanlık öyküsü olan büyük taarruzun başkomutanı, bu halkı çok iyi tanımış bir insandı.
Onun ölmeyi emrettiği bu Anadolu insanları, namazlarını kıldıktan sonraAtatürk’e de inançlarını sürdürmüşlerdi.
Atatürk’ün laik düzene inancını, bu konudaki ilkeli duruşunu bence güçlendiren husus, halkta gördüğü bu duruş ve kararlılıktı.
Üzerinde o günleri anlatmak için çok şey söylenen milli ruh, işte sıradan insanların, halkın gösterdiği kararlılık ve duruştu.