O yıllardaki dış politikada Türkiye'yi hatırlarken; bizim
dışımızda kurgulanan bir düzen ve gelişmelere Türkiye'nin ya
sonradan dahil olduğu ya da hiç dahil bile edilmeden sadece
faturanın kesildiği bir ülke diyebilirim çok rahatlıkla. O dönemde
neredeyse söz hakkı verilmeyen Türkiye, büyük güçler ne diyorsa
orada konumlanırken, verildiği kadarıyla yetinen ve hep savunmada
kalan bir dış politika yürütüyordu. Çoğu zaman da hep hakkı yenilen
ve hatta neredeyse hiç hak tanınmayan da diyebilirim.