İşte, bir süredir dünyanın bütün bölgelerinde olan bitenleri
düşünür ve küresel bir dönüşümün yaşandığını kabul eder isek; yeni
bir dünyanın kurulduğunu, güç ve ilişkiler açısından yeni bir
düzenin (düzenlerin) oluştuğunu da görmek zor olmayacaktır. Türkiye
de, bu yeni döneme uygun olarak askeri-diplomatik ve ekonomik bir
ilişki stratejisi yürütüyor.
Dünya genelinde bir süredir yaşanan dönüşümün iki ana eksen
üzerinde olduğunu da hatırlatmamız lazım. 2008'de ekonomi, 2011'de
güvenlik alanında başlayan bu krizler, ülkeler arası ilişkilerin de
doğasını değiştirdi. Küresel bir türbülans içinde yaşıyoruz.