Yaz geldi, bunaltıcı sıcaklarda cezaevinde zor günler geçirildi. Artık kışa giriliyor. Silivri’nin, hele hele cezaevinin soğuk günleri de başladı. Umutlu olmakla beraber tutuksuz yargılanacakları henüz belli olmadığı için kışlık kıyafetlerini, berelerini, kalın çoraplarını istediler.
Bugün yarın kaloriferler yakılacak ama yansa da “Silivri soğuktur.” O yüzden, ısınmak için pet şişelere sıcak suyu doldurup onunla yatağa girilmeye başlandığını avukatlarından öğreniyorum. Avukatların cezaevi izlenimleri çok farklıdır. Cezaevi ziyaretlerinde hep dava değil, ilginç konular, olaylar da anlatılıyor. Örneğin, Türkiye’nin en ünlü kadın hırsızlarının başında gelen ve Marmara Cezaevi’nde anılarıyla koğuş arkadaşlarına moral veren kadın anlatıyor: “Benim Türk vatandaşlarıyla işim olmaz. Hepsi kredi kartı kullanıyorlar, cepte para yok. O yüzden benim hedefim yabancılar. Hırsızlığın da bir adaleti var” diyor. Hatta, koğuşta, hırsızlıklarını uygulamalı olarak anlatırken mahkumları gülmekten kırıp geçiriyor.
SÜREÇ BELİRSİZLİĞİ
Tutuklu belediye başkanları ve şirket yöneticileri, diğer görevliler arasında aile havası içinde dayanışma hissediliyor. İddianamelerin bu ay açıklanacağı söylentileri yayılsa da, hukuki süreçle ilgili koğuşlarda bir belirsizlik hakim. Hangi suçlamayla içerde olduğunu hâlâ anlamlandıramayanlar var.