Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz’la
sohbet ederken, “Polisle başlayan, savcıyla olgunlaşan,
bilirkişinin yoğurduğu, mahkeme kararından sonra Yargıtay’ın
taçlandırdığı kumpas dönemi yargıda bir daha hiç olmayacak”
demişti. Açıkçası umutlanmıştım ama gazetemizle ilgili iddianameyi
okuyunca Atatürk aleyhine paylaşımları ortaya çıkan “bilirkişinin”
raporuyla “yoğrulmuş” iddianame şaşırttı. Onun yoğurmasıyla
SÖZCÜ’nün sahibine, çalışanlarına dönük suçlamalarda bulunulmuş.
Biliniz ki bizler bunları asla hak etmiyoruz…
İnanın, iddianameden bölümler okudukça kahroldum. Ülkemizde muhalif
çizgide gazetecilik yapmanın ya da gerçekleri çekinmeden yazmanının
suç haline geldiği anlaşılıyor. Bugün önemli görevlerde bulunan
kişilerle yaptığınız röportajlarla, dönem değişince
suçlanabileceğinizi artık bilmeniz gerekiyor.
BİLİRKİŞİNİN RAPORUYLA MI?
Cumhuriyet savcısı, gazete manşetlerini inanıyorum ki o
bilirkişiden daha iyi değerlendirir. Ancak bunu birisinin yoğurması
gerekiyordu. SÖZCÜ karşıtı paylaşımları olan koyu bir partilinin
yazdıkları dayanak yapılıyor ve suçlanıyorsunuz. Hem de
FETÖ’cülükle… Allah’tan korkun… İşte o zaman ülkeniz adına da
kaygılarınız artıyor. “Herkes sussun” isteniyor. Bilirkişi
kaynaklı, gazetemize yönelik suçlamalardan bazı bölümler için
söyleyeceklerim var.
Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, randevu
alıp gazetemize nezaket ziyaretinde bulundu. Gündemde olan
konularla ilgili görüşleri 31 Temmuz 2014 tarihinde gazetemizde
haber olarak yayımlandı. Karslı halen Merkez Partisi’nin Genel
Başkanı’dır. Parti hakkında bugüne kadar soruşturma ya da kapatma
davası da açılmamış. Yani AKP, CHP, MHP’den bir farkı yok.
AKP döneminde Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan başta İcra
İflas Kanunu değişikliği olmak üzere birçok komisyonda üye ve alt
komisyon başkanlığı yaptı. Kendisi halen İstanbul Barosu’na kayıtlı
olarak avukatlık yapıyor. Üniversiteden atılması ise gazetemizi
ziyaretinden yaklaşık 2.5 yıl sonra gerçekleşmiştir.
Karslı’nın gazeteye nezaket ziyaretini bilirkişi “işbirliği” diye
niteliyor. Gazeteci herkesle, her ortamda görüşebilir. Bu, onları
desteklediği anlamına gelir mi? Nitekim terör örgütünün başı
Fetullah Gülen’le, Abdullah Öcalan’la Türk basınının önemli
kalemlerinin röportajlar yaptığını da unutmayalım.