İstanbul’un İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne ev sahipliği yaptığı ve Türkiye’nin örgütün yeni dönem başkanlığını üstlendiği bir sırada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Selman ile yaptığı görüşme, iki ülke arasındaki yakınlaşma sürecinin önemli bir halkasını oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Kralı’nı bu zirve öncesinde
Ankara’ya davet etmesi, Ankara’nın Riyad ile ilişkilerine verdiği
önemin bir göstergesi.
Giderek gelişmekte olan bu “özel ilişkiler” iki ülkenin de son
zamanlarda harcadığı yoğun çabaların bir sonucu.
Bu iradenin oluşmasında uluslararası konjonktürün ve bölgedeki
gelişmelerin büyük payı var.
Bunların başında Suriye krizinin tırmanması, ülkenin bir yandan
IŞİD terörüne, diğer yandan Rusya dahil, dış güçlerin
müdahalelerine sahne olması gibi olaylar geliyor. Bu arada İran’ın
bölgedeki nüfuzunu yayma çabaları ve imzaladığı nükleer anlaşma ile
uluslararası arenaya çıkışı, bölgesel dengeleri etkiliyor. Arap
Baharı’nın yaratığı sarsıntılar Türkiye ve Suudi Arabistan’ın da
içinde olduğu geniş bir coğrafyayı giderek
istikrarsızlaştırıyor...
Ortak kaygılar
Bu durum karşısında Ankara’nın ve Riyad’ın -kendi ulusal dertleri
dışında- ortak kaygıları var.
Suriye’deki karmaşa bunun başında geliyor. İki ülke de Esad
rejimine karşı aynı tutumu benimsiyor. Suriye muhalefetine -ve
Özgür Suriye Ordusu’na- aktif destek ikisinin de ortak
politikası.
Türkiye’nin en büyük derdi, terör. Suudiler bu konuda Türkiye’nin
görüşüne katılıyor ve onun her türlü terörizme (IŞİD, PKK, vs)
karşı duruşunu ve mücadelesini destekliyor.
Riyad IŞİD ile mücadeleye daha aktif şekilde katılmayı da göze
alıyor. Nitekim halen İncirlik’te 4 Suudi askeri uçağı ve personeli
üslenmiş durumda. Muhalif güçlere askeri yardımda da Suudiler
Türkiye ile işbirliği halindeler...