Ak Parti ile CHP arasındaki son koalisyon görüşmelerinin sonuç
vermemesine gösterilen başlıca nedenlerden biri, dış politika
üzerindeki uyuşmazlıktır.
Gerçekten iki parti arasında dış meseleler üzerinde bu kadar derin
bir uçurum mu var? Bu görüş ayrılıkları törpülenemeyecek cinsten
mi?
Batı demokrasilerinde dış politika görüşleri birbirlerinden çok
farklı, hatta zıt olan partilerin, koalisyon kurmak için, temel
pozisyonlarını korumakla beraber, spesifik sorunlar üzerinde ortak
bir çizgide buluştukları çok görülmüştür. Bu anlayış hem ülkede
siyasi istikrarın bozulmasını engelliyor hem de daha pragmatik ve
daha geniş halk desteği gören bir dış politikanın izlenmesini
sağlıyor.
Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan koalisyon
çalışmaları sırasında özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa
ülkelerindeki son başarılı koalisyon hükümetleri örnek olarak
gösterildi. Fakat ne yazık ki bizde o “koalisyon kültürü”nün
yeterince gelişmediği ve dış politika gibi konularda da ciddi bir
uzlaşma gayretinin sarf edilmediği görüldü.
Bilinen pozisyonlar
Son koalisyon çalışmalarında uygulanan yönteme göre, başta Ak Parti
ile CHP politika konusunda da “istikşafi” görüşmeler yaptılar ve
temel pozisyonlarını masaya koydular. Aslında bu iki tarafın da
(kamuoyunun da) bildiği pozisyonlardır. Yani bir nevi başlangıç
pozisyonu. Bunu takiben yapılacak iş, özellikle spesifik konularda
görüşleri birbirine yakınlaştırmaya çalışmak ve ortak noktalarda
buluşmaktır.