Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye ile üyelik müzakerelerini geçici olarak dondurması yönündeki kararı, halen içinde bulunduğumuz kritik ortamda, Ankara ile Birlik arasındaki gerginliği daha da kızıştırabilecek
bir gelişmedir.
Aslında AP’nin aldığı kararların tavsiye niteliğinde olduğu ve AB
yönetimini bağlamadığı biliniyor. Dolayısıyla AB Türkiye ile ilgili
AP’nin “tavsiye”sini yerine getirmek zorunluluğunu
hissetmeyecektir. Böyle bir kararın hayata geçirilmesi için üye
ülkelerin liderlerinden oluşan Konsey’in onayı lazım. Oysa bu üst
organ
Türkiye ile müzakere sürecini askıya alma eğiliminde değil.
Hem sembolik, hem pratik
Sırf bu açıdan bakıldığında, AP’nin büyük bir çoğunlukla aldığı
kararın
fazla bir değeri olmadığı düşünülebilir. Ancak her şeye rağmen, bu
karar
hem sembolik, hem de pratik bir nitelik taşıyor.
Kararın sembolik anlamı, bu geniş uluslararası parlamentonun içinde
yer alan Avrupa ülkelerindeki başlıca sağ ve sol partilerin -yanlış
ve abartılı da olsa- Türkiye’deki son siyasal gelişmeler hakkında
olumsuz bir kanaate sahip olmasıdır.
AP’nin aldığı kararın pratik tarafına gelince, yukarıda
belirttiğimiz gibi, bunun bağlayıcı bir niteliği yok. Yani üyelik
müzakereleri gene eskisi gibi devam edebilecek. Ama “eskisi gibi”
derken eğer süreç yerinde sayacaksa, hiçbir ilerleme olmayacaksa,
gerçekten bunun fazla bir kıymeti yok demektir.