Yeni Zelanda'da 50 masum
Müslümanın ölüm haberi, gündelik telaşların kıskacındaki
hayatımızın ortasına tahrip gücü çok yüksek bir bomba gibi düştü.
Ateş yine düştüğü yerle birlikte bütün İslam âleminin yüreğini
yaktı.
Bu olayın bireysel bir eylem
olduğuna inanmak mümkün değil. Silahların ve şarjörlerin üzerine
yazılmış, farklı yüzyıllar, coğrafyalar ve alfabeler arasında
hedefini hiç şaşmadan dolaşan notları bu canlının yazmış olması
mümkün değil. Elbette bu yazıları ve genel olarak senaryoyu yazan
birileri var. Bundan eminiz.
Ama senaryonun yazılış ve
uygulanış biçiminde gözlerden kaçan önemli bir ayrıntı olduğunu
düşünüyorum.
İnternette yayılan o korkunç
saldırı videosunu seyrederken, bir bilgisayar oyununun içinde
olduğunu hissediyor insan. Biraz GTA, biraz Counter Strike, biraz
da PubG belki.
Dijital oyunları çağrıştıran bu
görüntüler, bilinç düzeyinde çok net fark etmesek de vahşet
duygusunu seyreltiyor. Bu video sanki sanal dünyayla gerçek dünya
arasındaki çizgide yaşayan Z kuşağının bulanık zihinlerini hedef
alıyor.
Bu oyunları yoğun bir şekilde
oynayan genç kitlenin en büyük özelliği şöhret tutkusu. Youtube
kanallarında veya sosyal medya hesaplarında gündeme gelmek ve daha
çok kişi tarafından tanınmak için müthiş bir mücadele veriyorlar.
Birçoğu maalesef değerlerinden uzaklaşmış, geçmişine yabancı ve
dünya görüşünü gündelik olarak üretilen sloganlarla
belirliyorlar.