LGS nihayet yapıldı.
Ancak sınavın tarihiyle seçim
öncesi yaşanan yoğun siyasi atmosfer birleşince yine
bilimsellikten ve hakkaniyetten uzak bir değerlendirme süreci
yaşadık.
Eğitim gündemi seçim kavgasının
yapıldığı arenanın ortasına bir kum torbası gibi
asıldı.
Sosyal medyada "İnşallah
sınavdan çıkan öğrencilerin gözyaşlarında
boğulursunuz!" türünden beddualar yayıldı.
Ancak bu serzenişlerin çoğu
maalesef sınava giren çocukların geleceğiyle ilgili duyulan
endişeden çok, ideolojik reflekslerin tetiklediği fırsatçı bir
duruş gibi geldi bana.
Sınavla ilgili eleştirilmesi
gereken şeyler var elbette. Ama tartışmaların tamamen bir sandık
kavgasına evrilmesi çok can sıkıcı.
Peki neye kızdık bu kadar? Sosyal
medyada kabaran öfkenin sebebi neydi?
Şimdi bu soruların cevaplarını
bulmaya çalışalım...
Niçin bu kadar
şaşırdık?
Öfkenin en büyük sebebi sınavın
sayısal bölümünün çok zor olması. Peki bu konu zaten bakanlık
yetkilileri tarafından aylar öncesinden açıklanmadı
mı?
Yeni sisteme göre öğrencilerin
sadece yüzde onluk bölümünün seçilen okullara yerleştirileceği ve
bu yüzden soruların çok zor olacağı söylenmemiş miydi?
Söylenmişti. Hem de üzerine basa
basa.
Bu açıdan bakıldığında her şey
yolunda. Yani söylenenle yapılan arasında bir fark
yok.
Bu arada yapılan sınav ölçme
değil bir sıralama sınavıdır. Bu durumda soruların çok zor olması
öğrencileri mağdur etmez. Çünkü herkes aynı soruları cevapladı.
Değerlendirme de sıralama mantığına göre yapılacağına göre yüzde
onluk dilime girecek öğrenciler yine bir şekilde
seçilecek.
O zaman eleştireceksek yapılan
sınavı değil, o sınavı gerektiren sistemi ve ölçülecek olan öğretim
sürecinin niteliğini eleştirmek gerekiyor.
Onu da dediğim gibi aylar
öncesinden yapmak gerekiyordu. Sınav günü değil.
Değerlendirme
Gelelim sınavla ilgili
değerlendirmelere...
Sözel soruları kolaydı. Fen
bilgisi soruları zordu. Matematik soruları ise beklenenden çok daha
zorlayıcı oldu. Yani sınavın belirleyici dersi Matematik
oldu.
Matematik sorularını yapabilmek
için Türkçe hâkimiyeti gerekiyordu. Tam sayfaya yayılan bol metinli
matematik sorularını tahmin ediyorum sadece çok kitap okuyan
öğrenciler çözebildi.
Sözel ve sayısal sınavların
arasında verilen 45 dakikalık ara hiç kimsenin öngöremediği garip
problemlere sahne oldu. Çoğu okulda velilerle öğrenciler mola
esnasında görüştürülmedi. Bunu sağlamak için veliler okul
bahçesinden dışarı çıkarıldı. Bu arada sınırda bayramlaşma
sahnesini andıran manzaralar yaşandı. Bu problem öngörülmeli ve
daha farklı bir çözüm bulunmalıydı.
Tek bir soruda birden fazla konu
ve kazanımın ölçülmesi öğrencileri zorladı. Ancak soruların tek bir
kazanıma bağlı olmayacağı, analiz ve sentez gerektiren çoklu
kazanımların ölçüleceği net bir şekilde ifade
edilmişti.
Müfredat dışından herhangi bir
soru gelmedi ve soruların müfredata göre dağılımı
dengeliydi.
Sonuç
Sonuç olarak sınav kimse için
sürpriz olmadı.
Asıl sürpriz yeni bir öğretim
yılının başında, kitap seçimleri yapıldıktan ve akademik takvim
oluşturulduktan sonra yapılan açıklamaydı.
Genelde önce eğitim sistemleri ve
yaklaşımlar değişir. Sonra bu değişim sonucunda aşamalı olarak
sınav sistemleri değişir. Bizde tersi oldu. Hem öğretmenler hem de
öğrenciler hazırlıksız yakalandılar.
Zamanlama daha iyi yapılmalı,
okullar, yayıncılar ve öğrenciler düşünülerek bir sene daha TEOG
sistemine devam ettikten sonra yeni sistem devreye
sokulmalıydı.
Adrese dayalı yerleştirmeyle
ilgili oluşturulan kurgu da kafaları karıştırdı. Bazı soruların
cevabı geç geldi, bazıları hâlâ gizemini koruyor.
Bir de işin veli cephesi var.
Önümüzdeki sene kaç veli “Benim çocuğum sınava girmeyecek.
Çünkü akademik durumu yetersiz!” diyebilecek? Bu kadar
zor bir sınava gelecek sene yine yüzde 100’e yakın bir oranda
katılım olursa, çocuklarımız TEOG sisteminden daha stresli ama bir
o kadar da anlamsız bir yarışın içinde olacaklar.
Sınava girmek için not ortalaması
barajı getirilmesi bu problemi çözebilir. Ancak bu sefer de özel
okulların not politikalarıyla ilgili yeni bir problem
doğuyor.
Gördüğünüz gibi tartışılması ve
çözülmesi gereken çok fazla mesele var. Ama iyi niyet
şart!
Allah hepimize, eğitimle ilgili
meseleleri siyasete alet etmeyecek kadar ciddiye almamızı nasip
etsin!
Âmin!