Ama bugün duygular deniz
seviyesinde, hayat normal akışındayken bile kelimeler kifayetsiz.
Sözün bittiği yere gelmek an meselesi.
Derdimizi anlatmakta,
hislerimizi ifade etmekte acziyet yaşıyoruz. Ve dertler
anlatılmayınca bir süre sonra dert olmaktan çıkıyor. Hisler de bir
zaman ifade edilmeyince, ortalıktan kayboluyor.
Dil seyrelince düşünce dünyamız
tenhalaşıyor, dertsiz ve hissiz insanlarsa giderek
kalabalıklaşıyor.
Peki dil zayıflayınca düşünce
dünyası niçin zafiyet geçirir biliyor musunuz?
Çünkü kelimeler, düşünce
dünyasının inşa edildiği alanın ölçü birimidir. Kaç kelime biliyor
ve kullanıyorsanız, düşünce dünyanız o kadar geniş
demektir.
Ve kullandığınız kelimeler,
düşünce dünyanızı tercüme etmeye muktedir olamazsa, iç sıkıntısı
başlar. Yani siz yüz metrekarelik alana hanlar, hamamlar kondurmaya
çalışırsanız, daralırsınız.