Ziya Selçuk Millî Eğitim
Bakanı olarak ilk basın toplantısında herkesi etkileyen bir konuşma
yaptı.
Bakan konuşurken zihnimden
sürekli alt yazı aktı. Bu alt yazıları da kullanarak yapılan
açıklamaları biraz açmaya çalıştım.
Bu arada cümleleri kendi anlamak
istediğim gibi yazınca ifadeler biraz sertleşti. Daha fevri,
fütursuz ve direkt mesajlar veren bir metin çıktı
ortaya.
Aşağıda koyu yazan cümleler
doğrudan bakanın söyledikleri. Altında da yine bakanın ağzından
benim anladıklarım.
Kim bilir!
Belki temsil ettiği makamın
ağırlığı ve hassasiyeti olmasa, o da düşüncelerini benim yazdığım
gibi söylerdi.
***
“Eğitim uzun sürede inşa
edilir, kısa sürede bozulur. Biraz sabır gerekiyor. Şu anda
beklenti çok büyük! Bu beklentiyi karşılamak Süpermen işi. Ama biz
Süpermen değiliz.”
Enkaz edebiyatı yapmak
istemiyorum ama işimiz gerçekten zor. Bize biraz süre verin. Sakın
ola ki birkaç ay sonra “Ne oldu? Hani sistem değişiyordu.
Aynı tas, aynı hamam!” falan demeye kalkmayın! Olumlu,
olumsuz tüm görüşler bizim için değerli. Ama lütfen iyi niyetli ve
sabırlı olun. İdeolojik reflekslerinizle, pedagojik süreçleri zora
sokmayın. Övgünün de yerginin de aşırısından kaçının. Siyasetin
yıpratıcı üslubunu eğitim gündemine taşırsanız, zararı bana değil,
topyekûn millete olur.
“Pedagoji biliminin amacı
insanları memnun etmek değildir.”
Doğru adımlar atıldığında herkes
memnun olacak, alkışlayacak diye bir kural yok. Lütfen yaptığımız
icraatları değerlendirirken kendi menfaatinizi değil, ülke
menfaatini düşünün. Eğitimde nabza göre şerbet vermek
ihanettir.
“Eğitim ihraç edilir ama
ithal edilemez. Vizyonumuzu bizim kelimelerimiz
doğuracak.”
Farklı ülkelerdeki eğitim
sistemlerini araştıracağız ama pergel misali tek ayağımız
Anadolu’da sabit kalacak. Yanı başımızda gürül gürül akan kaynağa
arkamızı dönüp, uzaklardan pet şişe içinde su sipariş etme
gafletine düşmeyeceğiz. Çünkü kendi değerleriyle barışmadan
Batı'nın değerleriyle tanışanların sonradan görme, devşirme
fikirleriyle zihniyet inkılabı yapılamaz.
“Temel kavramımız adalet
olacak. Bakan olmaya değil gören olmaya
çalışacağım.”
Kimse özel işleri için bakanlığım
boyunca benden bir ayrıcalık beklemesin. Ayrıcalığı en çok hak
edenler çocuklarımızdır. Eş, dost, akraba, tanıdık, herkese
söylüyorum. Bütün vaktimi ve enerjimi çocuklara iyi bir gelecek
kazandırmak için harcayacağım. Bakan olmak için güçlü bir öz geçmiş
yeter. Ama gören olmak için güçlü bir gelecek vizyonu
gerekir.
“Biz masadaki tuzluğun
yerini değiştirerek sistemi değiştirdiğimizi söylemeyeceğiz.
Masanın tümünü değiştireceğiz.”
Daha önceki dönemlerde masaya
oturanlar sofraya şöyle bir baktıktan sonra en kolay hamle olarak
tuzluğun yerini değiştirdiler. Ama biz servis tabaklarından ara
sıcaklara, ana yemekten sunuma kadar birçok şeyi değiştireceğiz. Bu
arada bir yandan da yemeğe devam etmek zorundayız. O yüzden birkaç
ay sonra “Bana yine aynı çorba geldi” diye
şikâyet etmeyin. Mutfakta yoğun bir çalışma var. Sakın göz ardı
etmeyin!
“Öğretmen bizim
önceliğimiz olacak.”
Bu sözüm sadece öğretmenlerin
özlük haklarıyla ilgili değil. Emekli olduğunda İK uzmanı kıvamına
gelen, ders esnasında sigorta primi hesaplayan, öğrencilerin
gönüllerine dokunmayan öğretmenlerin son kullanma tarihi 24 Haziran
itibarıyla doldu. Atanma problemini imkânlar dahilinde
çözmeye çalışacağız. Ama bizi şu anda en çok “atanmışların
adanmışlıkları” ilgilendiriyor.
“En geç 2 ay içinde 3
yıllık bir program açıklayacağız.”
Şu anda ertelenme lüksü olmayan
acil bir gündemimiz var. İki ay geceli gündüzlü çalışacağız. Bu
arada benimle görüşmek isteyen çok fazla kişi var. Elimden
geldiğince randevu vermeye çalışacağım. Ama lütfen eğitim dışı
gündemlerle veya kişisel ihtiyaçlarınız temelinde görüşme talebinde
bulunmayın. Bu konuda hepinizden anlayış bekliyorum...
Not: Yazıyı
sosyal medyada paylaşacaksanız lütfen tamamını paylaşın. Benim
yazdığım bölümler bakan söylemiş gibi yayılırsa, bakan bunu kesin
görür. Kendisi bizzat söyledi. (Endişeli gülme
emojisi)