Cenaze evlerinde yana yakıla ağlayan, saç baş yolan kimi
kadınlar yaktıkları ağıdın tam ortasında, evin bir köşesinde
birdenbire dikkatlerini çeken bir eşya için (mesela) "Şunu alın
ordan, düşüp kırılacak şimdi..." diye uyarırlar, hemen ardından da
ağıtlarına kaldıkları yerden salya sümük devam ederlerdi.
Çocuktum, bu denli ani duygu geçişlerini nasıl başardıklarına
hayret ederdim.
Hayır, "profesyonel ağlayıcılar" veya
"kiralık gözyaşları" değillerdi.
Bunlardan yok demiyorum. Dernekleri bile vardı aklımda kaldığı
kadarıyla. Hatta şimdi adını getiremedim ama cenaze evlerinde
ağlayıcı kadınlarla ilgili bir Türk filmi izlemiştim.
Ne ki çocukluğumda muttali olduğum kadınların bunlarla uzaktan
yakından alakası yoktu. Gerçekten/içtenlikle ağlarlardı.
Sorunları dikkat dağınıklığı veya hiperaktiflik miydi? Belki de
ikisi birdendi, bilemiyorum.
Nereden mi icap etti?
Muhalif güruhun seçim sonrası hâlleri,
çocukluğumda muttali olduğum o kadınları çağrıştırdı da ondan.
Neden kazanamadıklarına dair birbirlerini suçluyor, adeta
ağlaşıyorlar. Koro halinde "Değişim şart"...